Naom Chomsky
Noam Chomsky, 1928 yılında Philadelphia’da yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Dil alanında Zellig Harris’in etkisinde kalan Chomsky, Pensilvanya Üniversitesi’nde matematik ve felsefe eğitimi görerek "Felsefe doktoru" ünvanı almasına rağmen, çalışmalarının büyük bölümünü 1951-1955 yılları arasında Harvard Üniversites’nde tamamlamıştır. 1955 yılından beri Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde ders veren Chomsky, 1976 yılından beri enstitü profesörü olarak görev yapmaktadır.
20. yüzyılın en önemli ve en etkili dil bilimcilerinden olan Noam Chomsky, dil eğitimini deneysel (ampirik) davranışsallığıyla Amerikan dilbilimine 1930’lu ve 40’lı yıllarda damgasını vuran Leonard Bloomfield ve dil alanında yaptığı çalışmalardan ziyade siyasi tutumuyla takdir ettiği Zellig Harris’den almıştır.
Chomsky, dilbilimindeki uzmanlığıyla, "dil"in yapısal özelliğinden çok daha fazlasına sahip olduğunu göstermiştir. Chomsky, ayrıca dile yeni bir anlayış getirerek, dili özgürce kullanmanın ve yaratıcılığın edinilecek bir şey olmadığını, tam tersine insanda doğuştan var olan bir üstünlük olduğunu belirtmiştir. Chomsky dil formasyonu konusunda yapısalcı bir yaklaşım benimsemiştir. Bu yaklaşım dili incelerken dili kullanmanın, bir kültürün parçasıyken o kültürü incelemenin imkansızlığını kabul ve temsil eder. Bu görüşteki bazı isimler arasında Jacques Derrida gibi postyapısalcılar ve Claude Levi-Strauss sayılabilir.
Chomsky’nin ilk kitabı olan "Sözdizimi Yapıları" (Syntactic Structures) 1957 yılında yayınlanmıştır. Çağdaş yapısal dilbilimi kuramcılarının savundukları tezleri eleştiren bu kitap, o zamana kadar gelmiş dilbilim kuramlarının yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
1960’lı yıllarda Amerika aleyhtarı olarak faal bir şekilde eylemlere katılan Chomsky, Vietnam savaşına karşı yapılan gösteri ve yürüyüşlerde aktif olarak yer aldı. O dönemde Amerika aleyhinde yazdığı yazılar tepki çekmesine rağmen, büyük kiteleler tarafından tanınmasında etkili oldu.
1960’lı yılların ortalarında dilbilim üzerine yaptığı çalışmalarla yükselen bir değer olan Chomsky, Amerika’nın Vietnam savaşındaki tutumuna eleştirel bir yaklaşım getirmesi ve karşı çıkmasıyla çalışma arkadaşlarını bir hayli şaşırtmıştır. 1966 yılında yazdığı "Entellektüellerin sorumluluğu" adlı denemesinde, "Birleşik Devletler, gücünü ve sınırsız denetimini mümkün olabildiği kadar genişletmeyi kendine hak görüyor" diyerek Amerika’nın Çinhindi’ndeki politikasını eleştirmiştir.
O dönemden başlayarak, dilbilim alanındaki çalışmalarını sürdürmekle birlikle, Birleşik Devletlerin dış politikasına ve medyaya eleştiri getiren en tanınmış aydınlardan biri haline gelen Chomsky, Amerika’nın 1975 yılında Vietnam’dan çekilmesiyle birlikte kendini kitap ve makale yazmaya adadı. Bu dönemde verdiği tüm eserler değerli olmakla birlikte, aralarından bazıları özellikle dikkatleri çekti. 1979 yılında Edward Herman ile birlikte kaleme aldığı iki ciltlik "İnsan Haklarının Siyasal Ekonomisi" (The Political Economy of Human Rights) adlı kitabı Endonezya’nın Doğu Timor’a karşı yaptığı savaşa, Kamboçya’da Pol Pot’un yükselişine ve Latin Amerika’daki kanlı diktatörlük rejimine Amerika’nın verdiği desteği ortaya koyuyordu.
1980’li yıllarda da Amerika’nın dış politikasını kıyasıya eleştiren eserler vermeye devam eden Chomsky, Birleşik Devletler ordusunun Haiti ve Bosna’ya yaptığı çıkartmaları ve Birleşmiş Milletlerin Bosna’ya karşı uyguladığı silah ambargosunu da eleştirmiştir.
Medyayı da devletin siyasi tutumunu sınırsızca desteklediği için eleştiren Chomsky’nin kendisi de özellikle sağ kesim tarafından komunizme karşı çok yumuşak bir tutum içerisinde olduğu ve tüm enerjisini Amerikan politikası ile Amerikan politikası yüzünden kurban durumuna düşen kimseler için harcadığı gerekçesiyle eleştirilmiştir.
Anarşistlerin büyük bir bölümünün "Direkt müdahalenin" anaşist politikacılar tarafından uygulanabilecek tek yöntem olduğunu savunmasına rağmen, Chomsky anarşizmin siyasi felsefesinin belirli bir takım politik taktikler dikte ettiğine inanmamaktadır. Amerikan Demokratik Sosyalistleri’nin bir üyesi olan Chomsky bu görüşünü şöyle savunmaktadır: "En basit anarşik fikir, bir otoritenin yasallığını ispat etmesidir. Eğer yasallığını ispat edemiyorsa, elenmelidir. Bazen bir otorite sistemi kendini haklı çıkartabilir. Ancak haklı çıkartamazsa ve yeterli derece önemliyse bunun altını kazımanız gerekir. Bu tamamen o andaki koşullara bağlıdır. Anarşizmin içinde size nasıl ilerleyeceğinizi söyleyen bir şey yoktur."
Chomsky, 80’lerden itibaren iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle medya alanına daha çok eğilmeye başlar. 1988’de Edward S. Herman’la birlikte yazdığı "Medya Halka Nasıl Evet Dedirtir: Kitle İletişim Araçlarının Ekonomi Politiği adlı kitabı yayımlar. Chomsky, bu tarihten itibaren Antimedya hareketin en önemli temsilcilerinden biri haline gelir.
Massachusetts, Pennsylvania, Georgetown, Buenos Aires, McGill, Cambridge, Rovira Virgili, Tarragona, Columbia, West Ontario, Toronto, Harvard, Calcutta, Pisa üniversiteleri gibi birçok üniversiteden onursal ödüller alan Noam Chomsky, Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi ve Ulusal Bilim Akademisi başta olmak üzere ABD’de ve yurtdışında birçok başka meslek örgütünün ve kurumun da üyesidir.
Prof. Chomsky, Amerikan Psikoloji Derneği’nin "Seçkin Bilimsel Katkılar Ödülü", "Temel Bilimlerde Kyoto Ödülü", "Helmholtz Madalyası", "Dorothy Eldridge Barış Ödülü", Bilişim dalındaki "Ben Franklin madalyası" gibi ödüllerin de sahibidir.