Nazmi Ziya Güran
1881’de İstanbul’un Aksaray semtine bağlı Horhor Mahallesi’nde doğdu. İlköğrenimini Özel Şemsül Maarif Mektebi’nde tamamladıktan sonra 1901 yılında Mektebi Mülkiye-i Şahane’yi bitirdi. Küçük yaşlardan itibaren resme ilgi duysa da bu ilgi üst düzey memur olan babası tarafından sürekli engellendi. Mektebi Mülkiye-i bitirdikten sonra Sadaret Mektub-i Kalemi’nde göreve başladı. 1902 yılında babasının hayatını kaybetmesiyle kararlarını kendi başına verebilecek duruma kavuştu, aynı yıl Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu. Bu arada Hoca Ali Rıza’dan dersler aldı ve Hoca Ali Rıza’nın tabiata yönelme düşüncesinden etkilendi. 1905 yılında Hüseyin Zekai Paşa’nın evinde Signac ile tanıştı. Bu sanatçıdan çok etkilendi, izlenimci etkiler taşıyan eserler üretmeye başladı.
Bu durum hocası Valery’nin tepkisini çekti. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Valery’nin tepkisini şöyle anlattı: “Nitekim Güran’ın serbest bir çalışmaya yöneldiğini gören hocası Valery, ‘Küçük Bey artık empresyonist olmuş!’ diyerek ona iğneli biçimde takılıyordu. Okul Müdürü Osman Hamdi Bey ise Güran’ın resimlerini beğenmiyor, akademik ölçülere aykırı davranmasını eleştiriyordu.” Sanatçı, izlenimci etkili resimler yapmasından dolayı Osman Hamdi Bey’in hışmına uğradı ve okuldan bir yıl gecikmeli olarak mezun oldu. Aynı yıl Paris’e resim eğitimi için gönderildi, önce Academie Julian’da Marcel Bachet ve Royer’in atölyesine devam etti, daha sonra Cormon’un atölyesine geçip 1913 yılına kadar orada çalıştı. 17 Ağustos 1937 yılında akademide ilk kişisel sergisini açtı.
Eleştirmenler ve sanat tarihçileri tarafından Fransız izlenimciğine en yakın ressam olarak kabul edilmektedir. İstanbul’un birçok köşesini kendine konu edindi ve İstanbul atmosferine buğulu bir görünüm verdi. Ayrıca Signac’ın noktacı tekniğinden etkilendi ve eserlerini bu yolda üretti. Resimlerinde parlak renkler kullanmayı tercih etti.
11 Eylül 1937’de İstanbul’da vefat etti.