Traje Dikmen
1925 yılında İstanbul Büyükada’da doğdu. Babası, Türkiye’de mikrobiyoloji alanında çalışmaları olan veteriner Cafer Fahir Dikmen'dir. İki çocuklu ailenin, ikinci çocuğu olan Tiraje Dikmen’in ablası ressam Şükriye Dikmen’dir.
Ablasıyla birlikte erken yaşta Fransızca öğrendi. Namık İsmail, Feyhaman Duran gibi ressamların Dikmen ailesini yakından tanıması nedeniyle sanatla ilgili bir ortamda yetişti. 1940’ta Işık Lisesini bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden 1946’da mezun oldu. Aynı fakültede doktorasını tamamladı. “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” başlığını taşıyan doktora tezi için 1946-1949 yılları arasında İstanbul’un Cibali, Eyüpsultan, Tophane ve Üsküdar semtlerinde geniş kapsamlı anketler yaptı. 1943-1948 arasında bir yandan da Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde özel öğrenci olarak Léopold Lévy'nin atölyesine devam etti.
1949 yılında Fransız hükûmetinden aldığı burs ile Paris’e gitti; Hukuk ve İktisadi Bilimler Fakültelerine devam etti. Bir yandan da o dönemde Paris'e dönen Leopold Lévy'nin atölyesinde resim çalışmalarını sürdürdü. Paris’teki ilk beş yılında; Louvre Müzesi ile Halk Sanatları ve Gelenekleri Müzesi’nde sanat tarihi, müzeoloji stajları yaptı. Aralarında Max Ernst, Yves Bonnefoy, Man Ray, Jacques Herold gibi isimlerin bulunduğu çevrelerle ilişkiler kurdu; figür olgusunu irdeleyen resimler yaptı. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Galerie Edouard Loeb’da açtı. Bu sergide sadece yaptığı desenlerini sergiledi. Marx Ernst, sergiden bir desen aldı ve olumlu eleştiriler yazarak kendisini destekledi.
Paris’teki ikinci beş yılında “renk olgusu” üzerine çalıştı. İkinci kişisel sergisini yine Galerie Edouard Loeb’da açtı ve yağlı boya çalışmalarını sergiledi. Siyah-beyaz karşıtlığı üzerine kurulu resimlerinde, bu iki tonun soyut biçim oluşumları kapsamında değerlendirilmesine yönelik anlayış egemendir.
1961’de İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde yapılan “Paris’te Türk Sanatçıları” başlıklı sergiye katıldı. 1963'te Paris’te Musée d’Art Moderne’de düzenlenen “Çağdaş Türk Sanatı” sergisine katıldı.
Çalışmaları sanat ortamında gerçeküstücü olarak değerlendirildi. 1964 yılında, Paris’in ünlü galerisi Charpentier'de açılan Sürrealizmin Kökenleri ve Tarihi (Le Surrealisme Source-Histoire-Affinites) adlı sergiye davet edildi. Aynı yıl Paris’te Galerie Birtschansky’de bir sergi açtı.
1966’da vefat eden Leopold Levy’nin, onu resmî mirasçısı atayıp resimlerini ve atölyesini kendisine bırakması üzerine Levy’e karşı duyduğu sorumluluk gereği, tüm çalışmalarının ayrıntılı bir arşivini hazırladı. 1967 yılından itibaren çalışmalarını bu atölyede sürdürdü.
Fransa'daki Mayıs 1968 olaylarına tanık oldu. Bu döneme dair izlenimlerini “Mai 1968” isimli dizisinde yorumladı. Paris’ten getirdiği bu çalışmalarla 1970 yılında İstanbul’daki ilk kişisel sergisini açtı. 1980’den itibaren İstanbul’da yaşamaya başladı. Büyükada’da doğduğu köşke yerleşse de Paris’teki atölyesini hiç kapamadı ve biyografisine “Paris’ten ayrılmadı.” notu düştü.
1985'te Ankara Galeri Nev’de, “Zamanların Hafızası” isimli dördüncü kişisel sergini açtı. 1990’larda ağırlıklı olarak göç temasını izleyen çalışmalar üretti. Sergi etkinliklerinden özellikle uzak durarak deneysel çalışmaları tercih etti.
1 Eylül 2014 tarihinde, İstanbul’da vefat etti. Büyükada Tepeköy Mezarlığı’na defnedildi.