Wilhelm Radloff
’Türk Dünyası’nı türlü yönlerden araştıran yabancı bilginler arasında müstesna bir yer tutan ve devir açan şahsiyetlerden biri de, hiç şüphesiz 81 yıllık uzun ömrünün (1837-1918) altmış yılını bu uğurda çalışmaya hasretmiş olan Alman asıllı Rus Türkoloğu Wilhelm Radloff’tur. 1813 Savaşları’na katılmış olan Prusya Ordusu yedek subaylarından ve Berlin şehri polis komiseri Wilhelm Radloff’un biricik oğlu olarak 5 Ocak (yeni takvime göre 17 Ocak) 1837’de Berlin’de doğmuştur.İlk ve orta tahsilini aynı şehirde yaptıktan sonra, gelirleri mahdut olduğu halde çocuklarının ciddi bir tahsil görmesini isteyen ailesinin teşvikiyle 1854 yılının sonbaharında, Wilhelm henüz 17 yaşında iken Berlin Üniversitesi Felsefe Fakültesi’ne kaydolmuştur.
Lisede iken en çok Alman Edebiyatı ve klasik filoloji hocalarının derslerini sevmiş, bunlardan bilhassa klasik edebiyat öğretmeni ve iyi bir pedogog olan üniversite doçenti Benari’nin, Radloff’un yetişmesinde mühim rolü olmuştur.
Üniversite hayatının ilk aylarında manevi ilimlerin türlü dallarını denemiş, esas olarak önce ilahiyat tahsil etmek istemişse de, az zaman sonra fikrini değiştirerek filolojide karar kılmıştır. Tahsilinin büyük bir kısmını Berlin’da yapmış, iki sömestir Halle’de bulunmuş ve doktora sınavını da Jena’da vermiştir. (20 Mayıs 1858)...
Radloff mukayeseli dilbilgisini kuran ve bilhassa İndocermen dillerinin mukayeseli gramerini yazan F.Bopp’un son derslerini dinleyebilmiş, dilci ve filozof H.Steinthal’in derslerine devam etmiş Jena’da A.F.Pott’un takririlerini dinlemiştir. Bütün bu genel dersler meyanında Radloff Şark dillerini de merak ederek Berlin’da başlıca W.Schott’un talebesi olmuştur...
Wadloff’un hocaları arasında W.von Humbold’un fikirlerini devam ettirenlerden A.F.Pott ile H. Steinthal’i görmekteyiz. Fakat bunların fikirleri de sonraları birbirinden ayrılmıştır...
..Radloff, üniversite tahsili esnasında H.Steinthal’den ziyade A.F.Pott’un fikirlerine bağlanarak, önümüzdeki eserinde dil hadiselerini halk psikolojisiyle değil de, insanların ferdi hususiyetleriyle açıklamaya çalışmıştır.
Radloff’u şark dillerine meraklandıran hocası, daha sonra A.Castren’den önce linguistik özelliklere dayanarak Türk, Mançu, Moğol, Fin ve kuzeydeki diğer diller arasındaki akrabalığı göstermeye çalışan Wilhelm Schott olmuştur.
Bunlara Abel Rėmusat gibi Tatarische Sprachen’ adını veren ve sonra da Hochaslatiscih Sprachen’ tabirini teklif eden W.Schott, 1836’da ifade ettiği gibi, yaptığı araştırmanın sağlam bir zemine dayanabilmesi için daha çok çok zamana ihtiyaç olacağını müdrikti.
Böylece Radloff, W.Schott’un tesiriyle Orta Asya ve Sibirya’nın az tanınmış dillerini kendisine çalışma sahası olarak almış, Türkçe ile birlikte Moğol, Mançu ve Çin dillerini öğrendiği gibi, İbrani, Arap ve Fars derslerine devam etmiştir. Radloff bunları içerisinde bilhassa Mançu Tunguz dilleri üzerinde durarak ilerideki araştırmalarını da bu konu üzerine yöneltmeyi düşünüyordu...
Jena Üniversitesi’ne sunduğu Über den Einfluss der Religion auf die Nationalitäten und Sprachen Hochasiens’ adlı teziyle 20 Mayıs 1858 tarihinde felsefe doktoru payesini kazanıp, halk mektebi öğretmenlerinden birinin kızı olan Pauline-Auguste Fromm ile nişanlandıktan sonra, aynı yıl hocası Wb.Schott’un tavsiye mektubu ile Petersburg’a hareket etti.
1854’de Petersburg’da açılmış bulunan Vostoçnıy Fakültet’e (Şark Fakültesi’ne) Kazem-beg Şeyh Tantavi, İ.N Berezin, D.A.Chwolson, V.P Vasilyev ve Popov gibi tanınmış şahsiyetlerin de çağrılmış olması, Radloff’un Rusya’ya giderek doğu dillerini yerinde öğrenmek hususunu körükleyen hadiselerdendi.
Yakut dili gramerini yazan O.Böhtligk de o zaman Petersburg’da yaşıyordu. Bu sıralarda L.vonSchrenk idaresindeki sefer heyeti (1858) Amur civarında bulunuyor, fakat Radloff’un da iştirak etmek istediği F.B.Schmidt’in doğu seferi heyeti ise bir türlü harekete geçemiyordu.
Bunun üzerine Baron P.Meyendorff ve F.A.Schiefner gibi hamileri 1859 Mayısı’nda (tayin tarihi 14.Mayıs.1859) onu Batı Sibirya’da bulunan Barnaul şehrindeki yüksek madencilik mektebine (Barnaulskoye Visşoye Gornoye Uçilişçe) Almanca ve Latince öğretmeni olarak tayin ettirdiler.
İlk anlaşması beş yıl müddetle olup, maaşı senede 1000 ruble idi ve bundan başka, yazın yapacağı geziler için her yıl ayrıca 700 rublelik tahsisat ayrılmıştı.
İşte W.Radloff’un ilmi faaliyeti esas bundan sonra başlar. Barnaul’a gelirken henüz 22 yaşında olduğu halde, kafasında ne muazzam planlar taşıdığını sonraki senelerde yaptığı çalışmalarla ispat etti.
Radloff Sibirya’da 1859’dan 1871’e kadar 12 yıl kalmış, kışın öğretmenlik yapmış, yazları da dil, etnografya ve tarih malzemesi toplamak üzere Sibirya ve Türkistan’da yaşayan türlü Türk boyları arasında seyahat etmiştir.
Radloff bu zaman içinde (Kuznetsk havalisi madencilik müfettişi Freze’nin daveti üzerine 1859’da yaptığı ilk kısa gezi müstesna), ilk defa 1860 yazında ve son defa da 1870’de olmak üzere on defa seyahat etmiş, ancak 1864’de kesilen tahsisatı yeniden temin etmek maksadıyla Petersburg’a gitmek zorunda kaldığından gezisini tatbik edememiştir.
...Freze’nin daveti üzerine yaptığı kısa gezisinden Barnaul’a döndüğü zaman, tesadüfen orada bulunan Tomsk Valisi Ozerskiy’i ziyarete gelmiş olan Altay Türkleri mümessillerinden ibaret bir heyetle karşılaştı ve onun başkanından, kendisine söze usta birini öğretmen olarak göndermesini rica etti. Radloff, kısa zaman içinde gelen Yakob adlı bu öğretmenle bütün yaz ve kış çalışarak Altay ağzını öğrendi ve 1860’da başlayacak gezisine hazırlandı.
1860-1863 yılları yazında Altaylı, Soyon, Kazak-Kırgız, İli ve Abakan Türkleri’ni ziyaret ederek onların dilleri üzerine ve bundan başka Rus-Moğol ticareti hakkında da malzeme topladı. 1860 yazında Berlin’den yeni gelmiş olan karısının veöğretmen Yakob’un iştirakiyle yaptığı ilk gezi esnasında, 1843-1865 yıllarında misyoner Landışev ile tanışarak sonra onu kendisine öğretmen ve anmaraş edindi ve onun hayatını Proben der Volksliteratur’un 1.cildinde yayımlayarak ebedileştirdi.
1864’de tahsisatı yenilemek maksadıyla Petersburg’a gidince, P.Meyendorff ölmüş olduğundan başka hamiler aramak icabetti. Akademi üyesi Ber, onu saray nedimesi Fräulein Editha von Rahden’e takdim etmek suretiyle, bu yolda ona yeni imkanlar açtı. Radloff, E.von Rahden’in salonunda o zamanki Rusya’nın birçok münevver şahsiyetleriyle tanışmak fırsatına nail oldu. Saray nedimesi onu büyük prenses Elena Pavlovna’ya takdim etti, bu suretle tahsisat işi çabuk halledildi. Oradan Berlin ve Tirol’e seyahat ederek dinlendi ve yeni kuvvetle Barnaul’a döndü.
Radloff bu gezileri esnasında her şeyden evvel Türk boylarının dil ve halk edebiyatına ve bu meyanda halk bilgisi, arkeoloji, coğrafya, istatistik ve ekonomi sahasına ait malzeme topladı. Barnaul’da kaldığı müddet zarfında hepsi 20 adet eser neşretmekle beraber, ilk beş senede malzemesini tasnifle uğraştığından, bu müddet içinde yayınladıkları birkaç makale ile seyahati hakkındaki raporlara inhisar etmiştir. Proben der Volksliteratur der Turkischen Stämme Türk boylarının halk edebiyatı denemeleri) gibi büyük eserleri ancak 1866’dan sonra çıkmaya başlamıştır (1.bölümün metin ve tercümesi 1866; 2. ve 3. bölümleri 1868 ve 1870). Bunlar ilim dünyasında geniş bir ilgiyle karşılanmış ve Dorpat Üniversitesi Radloff’a bu eserleri yüzünden fahri doktor ünvanını tevcih etmiştir. ’Honoris causa pro maxima intelligentia orlentalium’.)
Radloff, 1871 yılının ilk aylarında Barnaul’dan ayrıldı ve yol üzerinde Kazan’dan geçerken birkaç gün tanınmış Rus misyoneri N.İ.İlminskiy’nin (1822-1891) evinde misafir kaldı. 15 yol Kazan ve Mısır medreselerinde tahsil etmiş olan ve Kazan’daki Rus İlahiyat Akademisi’nde profesörlük yapan İlminskiy, İdil boyu Türkleri’ni çok iyi tanıyor, bir yerliden farksız Türkçe konuşuyor ve buradaki Türk boyları arasında Hıristiyanlığı yaymak için canla başla çalışıyordu.
O zamanki Kazan Maarif Müdürü Şestakov, İlminskiy’nin evinde Radloff ile tanışarak, ona, İdil boyu Müslüman mektepleri müfettişliği vazifesini teklif etti. Bu iş, zorla Hıristiyanlaştırılmış Mazanlılar’a (Kreşinler’e) ait mektepleri idare eden İlminskiy’nin faaliyetine paralel bir çalışma teşkil edecekti.
Esas itibariyle bunu kabul eden Radloff, plan üzerinde etraflıca konuştuktan sonra Petersburg’a gitti. Şestakov da meseleyi Maarif Nazırı Graf D.A.Tolstoy’a (1823-1889) arz etti. Radloff, Prens Konstantin Nikolayeviç vasıtasıyla bu işin devlet şûrasında sıradışı görüşümesini teklif etti ve halk mektepleri üzerinde araştırma yapmak maksadıyla, Rus maarif nezaretinin emri altında tekrar Batı Avrupa’ya gitti. Radloff Berlin’de Rus maarif nazırı Tolstoy tarafından tertiplenen bir ziyafette, nazırın daveti üzerine, azınlık milletlerin mektepleri hakkında bir konuşma yaptı.
1872’de Müslüman mektepleri meselesi müspet olarak çözüldü ve böylece Radloff, Kazan bölgesi Tatar, Başkurt ve Kazak mektepleri müfettişliğine tayin edildi. O zaman Rusya’da Ruslar’dan başka milletlerin (Rus tabiriyle azınlık milletlerin) devlet tarafından idare edilen mektepleri yoktu. Türk-Tatar medreselerine, mahalli idare veya yerli zengin şahıslar tarafından bakılıyordu.
Misyoner mektepleri iç işleri vekaletine bağlı olup, maarif nazırlığı, ezilmiş milletlerin aydınlanma ve terbiyesine karşı cephe almıştı. Bundan başka, dini taassubun tesiri ve Ruslaşma korkusu yüzünden, Türk ahali kendisi de kısmen yeni usul mekteplere muhalif bulunuyordu. Bu yüzden Radloff, muallim mektepleri açmakla işe başladı. Kazan muallim mektebi ancak 12.Kasım.1876’da açılabildi.
Muallimlerin bir kısmı başta Ruslar’dan ibaretti. Önce muallim olarak Kazanlı Türkler’den ancak birkaç kişi celbedilebilmiştir ki, bunlar Veteriner Teregul (tabii ilimler için), Kazan Üniversitesi okutmanlarından Ahmer idi. Bundan başka Radloff meşhur Kazan tarihçisi Şehab ed-Din Mercanî ile de yakından tanışmış ve onun eserleri hakkında batı dünyasına bilgi vermiştir.
Mercanî, Kazan arkeoloji cemiyetine üye olan ilk imamdır ve sonraları Kazan’da Radloff tarafından açılan muallim mektebinde o da öğretmenlik yaparak İslam dini bilgisi ve tarih okutmuştur. Radloff, Kazan muallim mektebinde bilhassa tabii ilimler terdisatına önem veriyordu. İlk yıllarda buraya alınan talebeler çocuklardan değil de yetişmiş imam namzetlerinden ibaretti ve halkın şüphesini gidermek için, mektebe alınırken dini mevzulardan iyice imtihan ediliyorlardı.
Radloff, bu meyanda Müslüman kızları için de bir ilk mektep açmak istiyordu. Fakat önce hiçbir İslam kadını böyle bir mektepte muallimlik yapmayı kabul etmedi. Kızlar mektebi nihayet tahsilli bir kadının evinde açılabildiyse de, bu ilk deneme çok yaşamadı ve talebe azlığı sebep gösterilerek Rus Hükümeti tarafından kapattırıldı. (İlk senede 4 ikinci yıl 8 talebesi vardı.)
Radloff, eskimiş camilerin tamiri sırasında, Rus Hükümeti tarafından bu gibi camilerin yanında bir Rus mektebi açılmasının şart konmasına da şiddetle karşı geldi ve bu şartın, Rus mektebi yerine Müslüman mektebi açılması şeklinde değiştirilmesini talep etti. O, iki taraftan da engellerle karşılaşıyordu. Rus Hükümeti yerli halkın uyanmasını istemiyor, Müslüman ahali ise Radloff’a Rus misyoner teşkilatının bir mümessili olarak bakıyordu. Bazı mütaassıp Tatarlar’dan rüşvet alan Rus polisi, eski zihniyetli Müslümanlarla bir olarak Radloff’a karşı çalışıyordu.
Fakat bu gibi tatsız hadiseler geçici oldu. Birkaç yıl içinde İdil boyu Türkleri arasında ve az sonra Rusya içerisindeki bütün diğer Türk ülkelerinde de geniş bir medeni kalkınma gözüküyordu. Bu yolda her hareketin Radloff’un tesiriyle açıklanması doğru olmamakla beraber denebilir ki, onun tarafından girişilen faaliyet, Rusya içerisindeki Türk halklarının uyanma hareketini çabuklaştırmaya hiç şüphesiz yardım etmiştir. Türkler arasında basım ve kitabevleri, gazete ve mecmualar ve yayımlanan eserlerin sayısı gün geçtikçe arttı ve 1905’de geniş kalkınma halini aldı. Muallim birlikleri tedris usulü için yeni cereyanlar (usulü ceditçilik), Müslüman kadın birlikleri ve nihayet bütün bunların bir neticesi olarak muhtariyet veya Rusya’dan ayrılmak için tam itiklal hareketleri meydana geldi.
Radloff Kazan’da 1872’den 1884’e kadar 12 yıl kaldı ve bu esnada bilhassa pedagoji, felsefe ve genel linguistik problemleriyle uğraştı. Bu zaman içinde irili ufaklı 11 kadar eser yayımladı ki, en mühimleri şunlardı: Uçebnik nemetskago yazıyka (Almanca derslik), ’Proben der Volksliteratur’un 4.bölümü (metin ve tercüme), ’Bilik’ (Kazan lehçesinde okuma kitabı), ’Grammatika russkago yazıyka’ (Tatarlar için Rusça gramer), ’Phonetik der nördlichen Türk-Sprachen’ v.s. Bu meyanda ’Aus Sibirien’ adlı eserini tab’a hazırladı ve Koman dili üzerine de bir makale yazdı.