Yahya Efendi
Yahya Efendi İstanbul’da yetişen 16. yüzyıl büyük âlim ve velilerindendir. Aslen Amasyalı olup Şamlı Ömer Efendi’nin oğludur. Babasının Trabzon’da kadılık yaptığı sırada, 1494 (h. 900) yılında dünyaya gelmiştir. Aynı günlerde, o sırada Trabzon sancak beyi bulunan Şehzade Selim’in (Yavuz) oğlu Süleyman (Kanuni) da doğmuş ve Afife Hatun’un Süleyman’ı da emzirmesiyle Kanuni ile Yahya Efendi sütkardeşi olmuştur.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Trabzon’da geçiren Yahya Efendi, ilk tahsilini babasından ve Trabzon’daki başka âlimlerden ders alarak yapmıştır. Böylece küçük yaşlarından itibaren ilim ve ibadet içinde olmuştur. Hatta Atai (Nevizade), onun şehir dışında bir mağarada inzivaya çekildiğini ve bunun yedi yıl sürdüğünü belirtmiştir.
Şehzade Selim’in tahta geçmesiyle Yahya Efendi ailesi ile beraber İstanbul’a gelmiştir. Burada, eğitimine devam etmek için ilk olarak Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’nin sohbetlerine katılmıştır. Bu sohbetlere Zenbilli’nin vefatına kadar, iki yıl süresince devam etmiştir. Daha sonra Canbaz Mustafa Medresesi’nde müderris olmuştur. Bu medresenin ardından Hacıhasanzade, Efdaliye, Çoban Mustafa Paşa, Mihrimah Sultan medreselerinde müderrislik görevine devam etmiştir. 1553 yılında da Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi’nin yerine Sahn-ı Seman medresesine atanmıştır.
Bu sırada Kanuni’nin, oğlu Şehzade Mustafa’yı boğdurdup şehzadenin annesi Mahidevran Sultan’ı saraydan uzaklaştırması üzerine Yahya Efendi, padişaha bir mektup yazıp yaptığının yanlış olduğunu belirtmiş, Mahidevran Sultan’a acımasını istemiştir. Bu hadise yüzünden Kanuni ile araları açılmış ve Sultan Süleyman onu medresedeki görevinden azlederek emekliye çıkarmıştır.
Yahya Efendi görevinden azledildikten sonra kendi imkânları ile Beşiktaş’ta geniş bir arazi satın alıp buraya bir dergâh kurmuştur. Burayı, medrese, hamam, çeşme, münzeviler için hücreler inşa ettirerek bir külliye hâline getirmiştir. Medreselerinde birçok öğrenci yetişmiş, İslami ilim ve tıp öğrenmişlerdir. Herkse açık olan dergâhı ile Yahya Efendi halkın daha fazla sevgisini kazanmış ve Beşiktaşlı Şeyh Yahya Efendi olarak anılagelmiştir. Dergâhında halktan kimselerin dertlerini dinlemiş, onlara çeşitli imkânlar sunmuş ve hatta gayrimüslimlerin Müslüman olmasına vesile olmuştur. Bu yüzden Rumlar Yahya Efendi’ye “Hırsız Aziz” demeye başlamıştır.
Bazı kaynaklara göre Yuşa Peygamber’in Beykoz’daki makamını Yahya Efendi keşfetmiştir. Halk arasında onun, devamlı olarak Hz. Hızır’la görüştüğü rivayet edilmiştir.
İstanbullu denizciler, ismi denizcilikle ilgili birçok hikâyede geçen Yahya Efendi’nin, Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi, Beykoz’da Yuşâ Peygamber, Sarıyer’de Telli Baba ile boğazın dört manevi koruyucusundan bir olduğuna inanagelmiştir. Osmanlı donanmasındaki gemicilerin sefere çıkmadan önce Yahya Efendi’nin duasını almaları da bir âdet hâline gelmişti.
Şiir ile de ilgilenen Yahya Efendi “Müderris” mahlasıyla tasavvufi şiirler yazmıştır, bir divanı vardır.
Ailesi hakkında bilgiler sınırlı ise de İstanbul’a geldiğinde Kanuni Sultan Süleyman’ın hemşirezadesi Şerife Hatun’la evlendiği söylenmektedir. Bu evlilikten İbrahim ve Ali isminde iki oğlu olmuştur.
4 Mayıs 1571 tarihinde, Kurban Bayramı gecesi vefat eden Yahya Efendi cenazesini, Süleymaniye Camisi’nde devrin şeyhülislamı Ebussuud Efendi kıldırmıştır. Dergâhının bulunduğu yere defnedilmiştir.