Kaim-Biemrillah el-Fatimi
İkinci Fatımi halifesidir. Asıl adı Ebu Kasım Muhammed olan Kaim Biemrillah, 893 yılında Selemiye’de doğdu. Babasının Tunus’a ulaşmak üzere 903 yılında Yemen’den yola çıktığı dönemde o da ona eşlik etti. Babası, halife ilan edildikten iki yıl sonra oğlunu kendinin veliahtı ilan etti. Babasının 24 yıl süren halifeliği döneminde onun yanında ordu komutanı olarak görev yaptı. Babasına karşı mehdilik iddiasında bulunan Mâvedentî tarafından başlatılan isyanı bastırdı. 913 yılında Trablus’u Fatımi egemenliği altına aldı. 914 yılında Mısır’ı fethetmek üzere sefere çıksa da başarılı olamadı ve Tunus’a geri döndü. Mısır’ı ele geçirmek için ikinci seferini 919 yılında yaptı. Kara kuvvetleriyle elde edemediği başarıyı, 920 yılında donanma ile denedi. Yine başarılı olamadı. Abbasi ordusu karşısında savaşı kaybeden Ebu Kasım, Mısır’ı ele geçirme hedefini ertelemek zorunda kaldı. Ebu Kâsım Muhammed, Mısır’da elde edemediği başarıya, 927-928 yıllarında Orta Mağrib’te ulaştı. Böylece Fatımilerin nüfuzu Atlas okyanusuna kadar ulaştı. Babasının vefatı üzerine Kâim-Biemrillâh unvanı ile 934 yılında Fatımi devletinin başına geçti. Döneminde devletinin sınırlarını genişletecek bir ordu oluşturmaya çalıştı. Döneminde Fatımileri en zor durumda bırakan olay ise, İbn-i Tâlût adında bir kişinin halifelik iddiasıyla isyan çıkartıp, Trablus’u ele geçirmesi oldu. Kısa sürede bastırılan isyanda, berberilerin de desteğini alan İbn-i Talut’un etkisi Sicilya’ya kadar uzandı. Kâim-Biemrillâh, döneminde Endülüs Emevileri ile rekabet iyice kızıştı. Kendisine karşı ayaklanan Cenova’yı tahta çıktıktan bir yıl sonra yeniden almak zorunda kaldı. Aynı şekilde, Endülüs Halifesi III. Abdurrahman’ın artan gücünü sınırlandırmak için Fas’ın Mağrib-i Aksa şehrine ordu göndererek kendine bağladı. Babası zamanında iki sefer denediği Mısır’ı ele geçirme seferine kendi döneminde bir kez daha girişti. Mısır’daki otorite boşluğunu dikkate alarak ordusunu Mısır’a gönderen 936 yılında İskenderi’yi ele geçirse de, Abbasi ordusu karşısında tutunamayarak Tunus’un Berka şehrine dönmek zorunda kaldı. Kâim-Biemrillâh’ı, halifelik görevinde en çok zorlayan ise, devletin merkezinde meydana gelen Harici isyanı oldu. Tunus’un varlıklı yerleşim yerlerinde büyük yağmalar yapan Ebû Yezid en-Nükkârî, 944 yılında Fatımi ordusunu yenerek başkent Mehdiye’ye yöneldi. Kaim Biemrillah, ortaçağ devletlerinin klasik savunma yöntemine başvurarak başkentin etrafına hendekler kazdırdı. Kendine bağlı Kütâme ve Sanhâce kabilelerinin de desteği ile savunmasını kuvvetlendiren Kaim Biemrillah, Ebu Yezid’in iki saldırısını boşa çıkarttı. Sünni fıkıh alimleri de bu saldırıda Haricileri destekleyip, halkı Ebû Yezid’e destek vermeye çağırdılar. Buna rağmen isyancılar zafer elde edemeden Mehdiye’yi terketmek zorunda kaldılar. 945 yılının ortalarında gerçekleşen bu saldırılardan netice alamayan Ebu Yezid, Kayrevan’a çekildi. Böylece Tunus’ta iktidar ikiye bölünmüş oldu. Yapılan savaşlarda ülke büyük tahribata uğradı. Kâim-Biemrillâh’ın halifeliğinin son iki yılına kadar barış içinde, huzurlu bir Tunus meydana getirmişti. Abartıdan uzak bir hükümdarlık yürütürken, ömrünün çoğunu sarayında geçirdi. Günümüze kadar ulaşan şiirleri ve mektupları onun şairlik ve yazarlık yeteneğini ortaya çıkardı. Şiirleri daha çok Abbâsî yönetimine eleştiri içerikli idi. Bu nedenle Abbasi sarayı şairleri İbnü’l-Müneccim, Ebû Bekir es-Sûlî ve İbn Düreyd’in de ona reddiyeleri günümüze kadar ulaşmıştır. Kaim Biemrillah, iktidarında en huzursuz dönemini ömrünün son iki yılında geçirdi. Başına musallat olan Harici isyanı devam ederken, 18 Mayıs 946 yılında vefat etti. Bu isyanı bastıran, yerine geçen oğlu Mansûr-Billâh oldu.
Kaynak: Fatimiler ve Fatimi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ankara, Şubat 2016.