I. Hakem
771 senesinde doğdu. Annesi Zuhruf isminde İspanyol bir cariye idi. Babası Hişam’ın ölmesi üzerine yirmi altı yaşının içindeyken kendisine biat edildi. 17 Nisan 796 tarihinde tahta çıktı. Babası döneminde azalan isyanlar onun döneminde yeniden artışa geçti. İlk isyan kendi ailesinden geldi. Babası döneminde Kuzey Afrika’ya gönderilen amcaları Süleyman ve Abdullah emîrlik iddiasında bulundular. Önce Abdullah, kardeşi Hişam’ın ölüm haberini almasıyla Mağrip’ten ayrılıp Sarakusta şehrine geldi. Burada ayaklanma için ortam hazırlamaya çalıştı. Ancak çabalarında başarılı olamadı. Bunun üzerine oğullarıyla birlikte Şarlman’ın yanına gidip ondan yardım istedi. Buradan da umduğunu bulamayan Abdullah tekrar Sarakusta’ya döndü, oradan da Valencia’ya geçti. Burada Hakem ona bir eman mektubu göndererek onu isyandan vazgeçirdi. Kuzey Afrika’da sürgünde bulunan Süleyman da Hişam’ın ölümüyle 798 yılında Endülüs’e geçmişti. Burada etrafına adam toplamaya başladı. Bir müddet sonra ayaklandı. Hakem, Süleyman ile beş defa karşı karşıya geldi, her seferinde de Süleyman’ın isyanını bastırdı. Sonunda, 804 yılında Süleyman’ı yakalatıp öldürttü. Daha sonra fakihler Hakem’e karşı ayaklandılar. Bu ayaklanma, tarihe Birinci Rabad İsyanı olarak geçti. Hakem, âlimlere babası kadar önem vermezdi. Onları saraya yaklaştırmıyordu. Onun içki ve eğlenceye olan düşkünlüğü de ulemanın tepkisini çekiyordu. Ayrıca emirlerini uygularken sertliğe başvurması halkı da rahatsız ediyordu. Böylece âlimler ayaklanma için uygun zemini bulup isyanı başlatma hazırlıklarına giriştiler. İsyancıların irtibat kurdukları kişilerin arasında Hakem’in amcaoğullarından Muhammed b. Kasım da bulunuyordu. Onu isyanlarına katılmaya davet ettiler. Muhammed isyancılara olumlu cevap verdiyse de ayaklanma hazırlığını Hakem’e bildirdi. Hakem, Muhammed’den getirdiği haberi ispatlamasını istedi. Bunun üzerine Muhammed isyanı düzenleyenlerle toplantının yapılacağı eve Hakem’in güvendiği adamları gizleyerek isyancılarla buluştu. Muhammed toplantıda onlardan diğer isyancıların isimlerini belirtmelerini istedi. Bunun üzerine isyanı tertip edenlerin kimler olduklarını öğrendi. Muhammed ve Hakem’in adamları toplantı bittikten sonra saraya gittiler. Neler olup bittiğini öğrenen Hakem, isyancıların yakalanması için hemen emir verdi. Birkaç kişi hariç hepsi yakalanarak hapsedildi, birkaç gün sonra da sarayın önünde idam edildiler. Bu isyan bastırılmasına rağmen halkın hoşnutsuzluğu devam ediyordu. İsyanda öldürülenlerin yakınları da Hakem’e diş biliyorlardı. Birkaç sene sonra Kurtubalılar isyan hazırlıklarına başladı. Önceki olaylardan dolayı âlimler de Hakem’in karşısındaydı. Hakem’in kölelerinden birinin halktan bir kılıç ustasını öldürmesi ve Hakem’in de yolunu kesip kendisini protesto edenlerden 10 kişi yakalatıp idam ettirmesi isyanın fitilini ateşledi. İsyancılar kısa sürede her tarafta askerlerle çatışmaya başladılar, saraya yaklaşıp Hakem’e savaş ilan ettiler. Savaşın ancak Hakem’in tahttan feragat etmesi ile sona ereceğini bildirdiler. Sarayı sıkı bir kuşatma altına aldılar. Fakat Hakem zor da olsa isyanı bastırmayı bildi. İsyancılar tam bir katliama uğradılar. Bazı tarihçilere göre ölenlerin sayısı on bini buldu. Kaçan isyancıların da peşine düşülerek ya yakalandıkları yerde öldürüldüler ya da saraya getirildiler. Kurtuba mahallelerinde üç gün boyunca yağma, yangın ve katliam oldu. Hakem çatışmaların devam edip etmemesi hususunda komutanları ile istişare yaptı. İstişarede alınan karar üzerine Hakem isyancılara üç gün mühlet vererek aileleriyle birlikte Kurtuba’dan ayrılma izni verdi. Hakem’i zorlayan bir başka isyan da Tuleytula İsyanı’ydı. Tuleytula şehri yüksek bir tepenin üzerindeydi. Şehir halkının çoğu sonradan Müslüman olmuştu; Müslüman Araplardan değillerdi. Ayrıca Tuleytulalıların isyanında Hristiyanların da rolü olmuştu. Tuleytula’da ilk isyan Hakem’in tahta geçmesinden bir sene sonra oldu. İsyanı başlatan, Ubeyde b. Humeyd idi. Hakem, Ubeyde üzerine Amrus b. Yusuf adlı komutanını gönderdi. Ubeyde ile Amrus arasında birkaç çatışma yaşansa da bir netice elde edilemedi. Amrus bunun üzerine Tuleytula halkından bazı kimselerle anlaşma yoluna gitti. Onlara çeşitli vaatlerde bulunarak kendilerinden Ubeyde’yi teslim etmelerini istedi. Onlar bunu kabul etti ancak yaşananları haber alan Berberiler tarafından öldürüldüler. Amrus, Ubeyde’nin kellesi ile beraber bunların kellelerini de Hakem’e gönderdi. Böylece isyan bastırılmış oldu. Buna rağmen şehir halkı Hakem’e bağlılıklarını bildirmediler. Hakem bundan rahatsızdı. Aslen Tuleytulalı olan Amrus b. Yusuf’u şehre vali olarak atayıp ondan isyancıları bertaraf etmesini istedi. Halka iyi davranan Amrus, Tuleytulalılar tarafından benimsendi. Daha sonra Tuleytulalıları ikna ederek kendine korunaklı bir saray yaptıran Amrus, Hakem’e haber göndererek ondan şehre ordusunun başında gelmesini bildirdi. Hakem, ordusunun Tuleytula’ya gitmesinin halk tarafından bilinmesini istemiyordu. Bunun için bir sınır şehrinin valisinin yardım istediğini söyleyerek ordusunu hazırladı, başına oğlu Abdurrahman’ı geçirdi. Abdurrahman komutasındaki ordu Tuleytula’yı biraz geçince valinin tehlikenin atlatıldığı için yardıma gerek kalmadığını bildirdiğini bildirdi. Ordu geri dönüşte Tuleytula’ya yaklaşınca Amrus, kendisinin vali olarak Abdurrahman’ı karşılayacağını, dileyenin kendisi ile gelebileceğini söyledi. Şehrin ileri gelenleri ona katıldılar ve Abdurrahman ile buluştular. Sonra da onu şehre davet ettiler. Abdurrahman, ordusuyla birlikte şehre girip Amrus’un yaptırdığı saraya geldi. İleri gelenler Abdurrahman’ı ziyarete geliyorlardı. Amrus, eşrafı da sarayına davet etti. İzdiham olmaması için de giriş ve çıkışların ayrı kapılardan olacağını belirtti. Giriş ve çıkış kapısı arasına ise bir çukur kazdırmıştı. Davetliler çıkış kapısına yöneldiklerinde bu çukurun üstünde yakalanıp kelleri uçuruluyordu, bedenleri de çukura atılıyordu. Geç saatlerde bir misafirin durumu anlamasıyla şehir halkı bu katliamdan haberdar edildi. Böylece eşrafın kalan kısmı ölümden kurtuldu. Bu plan eşraftan kurtulmak için Hakem ve Amrus tarafından hazırlanmıştı. Vakatu’l Hufra (Çukur Vakası) denen bu hadiseden sonra Tuleytulalılar belli bir süre isyandan vazgeçmişti. Sarakusta da Hakem devrinde isyan eden şehirlerden biri idi. Kurtuba’dan uzakta bulunan Sarakusta’da isyan için gerekli coğrafi ve sosyal şartlar mevcuttu. Burada ilk olarak 797 yılında Ebu’l Haccac’ın isyanı baş gösterdi. Ebu’l Haccac, Sarakusta ve çevresini ele geçirdi. Üzerine gelen ilk Emevi ordusunu yenmeyi başarabilse de sonraki savaşta mağlup oldu ve Sarakusta’yı terk etti. Ancak 800 yılında geri döndü ve Huesca’yı işgal etti. Hakem bunun üzerine Amrus b. Yusuf’u, Ebu’l Haccac’ın üstüne gönderdi. Amrus, 802 yılında Ebu’l Haccac’ı öldürdü. Hakem devrinin bir diğer ayaklanması Maride isyanıdır. Asbağ b. Vansus, şehrin valisini kovup Maride’yi zapt etti. Hakem, 806 yılında şehri muhasara altına aldı. Fakat Kurtuba’daki bir isyan yüzünden kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. Asbağ b. Vansus isyanına devam etti. Hakem, Maride üzerine tekrar sefere çıktı. Ancak 7 yıl boyunca isyan tam anlamıyla bastırılamadı. En sonunda Maride halkı Hakem’in ordusuna şehrin kapılarını açarak barış istedi. Böylece Maride’deki isyan sona erdirildi. Döneminde bunlardan başka birçok isyan yaşanan Hakem bu isyanları bastırabilmeyi başarmıştır. Hakem kuzeydeki İspanyol devletlerine yapılan gazalara devam etmiştir. Bu seferler Hakem’in tahta çıkışının ilk senesinde başladı. Bunun için büyük bir ordu hazırlanmıştı. Müslümanlar Ebru Vadisi’ni geçerek Calahorra şehrini ele geçirdi ve kuzeye doğru ilerleyişini sürdürdü. Ardından Asturias bölgesi fethedildi. Buradan birçok ganimet elde edildi. Bundan sonraki 5 yıl ise Hakem iç isyanlar ve Frenk saldırıları ile uğraşmak zorunda kaldı. 801 yılında Frenkler Berşelune şehrine girdiler. Buna rağmen Hakem bir karşı saldırı ile Galicia bölgesini ele geçirip Berşelune üzerine yürüdü. Buradan 803 yılında Elbe ve Alava bölgesine, 808 yılında Galicia bölgesine seferler yapıldı. 810 yılında ise Hakem bizzat ordusunun başına geçerek Müslüman esirleri kurtarmak için Guadalajara bölgesine sefer düzenledi. Bu seferde bölge fethedildi, Müslüman esirler kurtarıldı, zindanlar yakıldı. Kuzeydeki İspanyol devletlerine son sefer 816 yılında yapıldı. Bu sefer on üç gün sürdü. Müslümanlar zaferle geri döndü. Bununla birlikte Hakem, Frenklerle de savaşmıştır. Özellikle Şarlman’a karşı mücadele içinde bulunmuştur. Frenklerin elinde bulunan Berşelune şehrine saldırıp Frenkleri mağlup etmiştir. Fakat Müslümanlar Berşelune’yi ele geçirememiştir. İyi bir şair olduğu konusunda ittifak edilen Hakem şahsiyet olarak hayırsever ve dürüst olarak tavsif edilmiştir. Cihada önem vermiştir. Devlet idaresinde sert bir tutum takınmıştır. Adaleti sağlama konusunda titiz davranmıştır. Ordunun eğitimi ve düzenine de özen göstermiştir. Kendisi de defalarca sefere çıkmıştır. Endülüs Emevi emîrleri arasında ilk olarak ücretli asker toplamış, ikmal, destek ve hizmet birliklerini oluşturmuştur. Topladığı bu devşirmelerin sayısı üç bini süvari, iki bini piyade olmak üzere beş bine kadar varmıştır. Kimi rivayetlere göre âlimlere karşı kayıtsız kalmış, dinî vecibeleri yerine getirme konusunda lakayt davranmıştır. Hakem 21 Mayıs 822 tarihinde vefat etti.
Kaynak: Endülüs Emevileri ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ağustos 2018, Ankara.