Beşar Esad

Beşar Hafız Esad, 11 Eylül 1965te Şam’da doğdu. Babası, Baas Partisi’nin genel başkanı ve bir önceki Devlet Başkanı Hafız Esad’dır.

Beşar Esad, 1988de Şam Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu ve Teşrin Askerî Hastanesinde doktor olarak çalışmaya başladı. Dört sene sonra, göz hastalıkları alanında lisans üstü eğitim almak için Western Eye Hastanesine, Londraya gitti.

1994 yılında kardeşi Basil Esadın trafik kazasında ölmesi sonrası Suriyeye geri döndü ve babası Hafız Esadın halefi olması için eğitildi. Suriye ordusuna giren Beşar Esad, babasının ölümüyle birlikte yerine geçen geçici Cumhurbaşkanı Abdülhalim Haddam tarafından Haziran 2006da Silahlı Kuvvetlerin başına geçirildi. Esad bu dönemde eğitimle ilgili çeşitli toplumsal sorumluluk projeleri örgütledi. 2000 yılında üst düzey bankacı Esma Ekras’la evlendi. Bu evliliğinden iki erkek, bir kız çocuğu oldu.

Babası Hafız Esadın ölümünden sonra parlamento toplandı ve cumhurbaşkanlığı için gerekli olan kırk yaş sınırını otuz dört yaş sınırına indirdi. Böylelikle Beşar Esad, Suriye Cumhurbaşkanı oldu.

Bu cumhurbaşkanlığı, ülkede demokratik reformlar için umut doğurdu. Yoğun sosyal ve politik tartışmaların yaşandığı "Şam Baharı" ortaya çıktı. Temmuz 2000de başlayan Şam Baharı, pek çok politik forum ve salonun ortaya çıkması ile ülkenin geleceğinin özgürce tartışıldığı bir ortam doğurdu. Fakat bu siyasi hürriyet ortamı, özgür ve adil seçimlerle politik özgürlük talep eden pek çok aktivistin tutuklanmasıyla Ağustos 2001de son buldu.

Esad ailesi, Suriye toplumunun %12’lik bir kısmını oluşturan Nusayri azınlığa mensup olduğundan, Suriye’nin güvenlik güçlerini sıkı bir şekilde ellerinde tutmaları, ülkenin dörtte üçünü oluşturan Sünni çoğunluk üzerinde dargınlığa sebep oldu. Etnik azınlık olan Suriye Kürtleri de etnik ayrımcılık ve kültürel hakları ile ana dilleri üzerindeki yasaklar sebebiyle protest bir tutum takındı. Mart 2004te Suriye’de yaşayan Kürtlerin Baas rejiminin baskılarını protesto için yaptıkları gösteriye Suriye güvenlik güçlerinin saldırması sonucu 30 kişi öldü, 200 kişi yaralandı ve 2500 kişi tutuklandı.

Suriye 1963ten beri olağanüstü hâl altında idare edilmekteydi. Bu durum, güvenlik güçlerine olağan dışı tutuklama ve gözaltı yetkileri verdi. Beşar Esad demokratik reformlar konusunda başarısız oldu. Hatta Suriyede ifade, toplanma ve örgütlenme hürriyeti sıkı şekilde kontrol altına alındı. 2006dan itibaren muhaliflere uygulanan seyahat yasakları artırıldı. Hükûmet güçleri, insan hakları savunucularını ve diğer hükûmet muhaliflerini baskı altında tuttu ve hapsetti.

Tüm medya organlarının Baas Partisinin kontrolü altında bulunduğu ülkede gazeteciler ve bloggerlar tutuklanıp yargılandı. 2009da Gazetecileri Koruma Komitesi, dünya üzerinde blogger olmak için en kötü on ülke listesinde Suriye’ye üçüncü sırada yer verdi. İnternet sansürünün yoğun olduğu ülkede, politik sebeplerle internet siteleri yasaklandı ve bu sitelere erişenler tutuklandı. 2007de kabul edilen bir yasa uyarınca internet kafeler, kullanıcılarının internet forumlarında yaptıkları tüm yorumları ve paylaşımları kaydetmek ve devlete bildirmekle yükümlü tutuldu. Vikipedi, YouTube, Facebook, Twitter gibi internet siteleri sınırsız süreyle kapatıldı.

Suriyedeki bu baskıcı tutuma yönelik kitlesel gösteriler 26 Ocak 2011de başladı. Protestocular politik reform ve insan haklarının yeniden düzenlenmesi ve devletin 1963ten beri bu şekilde yönetilmesinin sonlandırılması talebinde bulundu. Mart ayında düzenlenen protestolarda devlet protestoculara şiddetle karşılık verdi. Gösteriler ülke çapında yayıldı. Nisan 2011de Suriye Ordusu, bu protestoları bastırmak için görevlendirildi. Askerler ülke genelinde göstericiler üzerine ateş açtı. Aylarca süren askerî kuşatmaların ve baskının ardından gösteriler silahlı isyana dönüştü. Çoğunlukla firari askerler ve sivil gönüllülerden oluşan muhalif güçler, merkezî bir liderlik olmaksızın direnişe geçti. Ülke geneline yayılan çatışmalar, asimetrik bir savaş hâlini aldı. Protestolara şiddetle karşılık verilmesi, çatışmaları Suriye İç Savaşına döndürdü.

2013te Hizbullah, Beşar Esad’ın askerlerinin yanında savaşa dâhil oldu. Beşar Esad yönetimi Rusya ve İran’dan askerî ve parasal destek aldı; muhaliflerse Katar ve Suudi Arabistan’dan silah desteği aldı. Yaşanan çatışmalarda ölü sayısı BM raporuna göre Eylül 2013te 120.000’e ulaştı. Uluslararası organizasyonlar hem Baas Partisi Hükûmetini hem de muhalefeti insan hakları ihlaliyle suçladı. BMnin ve Uluslararası Af Örgütü’nün 2012 ve de 2013te Suriye’deki soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda, insan hakları ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının Baas Partisi Hükûmeti tarafından yapıldığı anlaşıldı. Savaşta kimyasal silahlar da pek çok kez kullanıldı.

ABD, İngiltere ve Fransa’nın Doğu Guta’da sivillere yönelik kimyasal silah kullanan Esad rejimi güçlerini hedef aldığı 2018deki saldırılarda, Suriye’nin başkenti Şam ile Hama, Humus, Dera ve Süveyda kentlerindeki askerî noktalar bombalandı. Esad rejiminin abluka altında tuttuğu Doğu Guta’nın Duma ilçesine zehirli gaz içerikli kimyasal silah saldırısında 78 sivil öldü. Doğu Guta’da muhaliflerin kontrolündeki Duma’ya Mart 2018de yeniden yoğun saldırı başlatan rejim güçleri, klor içerikli kimyasal silahlar kullandı. Suriye İnsan Hakları Ağı, yayımladığı bir raporda, Esad rejiminin Suriye’de iç savaşın başlamasından buna yana 214, Han Şeyhun Katliamından sonra da 11 kez kimyasal silah saldırısı düzenlediğini duyurdu. Gutada bu olaylar yaşanırken, Esad, Şam’da dinî akademisyenlerle entelektüellerin katıldığı Ulusun Birliği Konferansına katıldı. Mısır, Cezayir, Tunus, Fas, Irak, Lübnan, Endonezya, Türkiye, Hindistan, Afganistan ve Lübnan’dan gelen araştırmacıların da bu konferansta yer aldığı açıklandı.