Ebu Cafer El Mansur
İkinci Abbasi halifesi olan Ebu Cafer El Mansur 23 Ağustos 714’te Humeyme’de dünyaya geldi. Ebu Cafer, küçüklüğünde Arap örfüne uyularak fasih Arapça öğrenmesi için çöle gönderildi. Yedi yaşına geldiğinde kabilenin diğer çocuklarıyla birlikte mescide okumaya gitti. Daha sonra hadis, fıkıh, ensab, fesahat ve belagat dersleri aldı. Emeviler’in iktidarı döneminde, Abdullah b. Muaviye tarafından Batı İran’da çıkan isyana katıldı. Abdullah b. Muaviye tarafından Îzec şehrine vergi tahsil etmek için gönderildi. Ancak Mansur topladığı vergileri Abdullah b. Muaviye’ye götürmek yerine, Basra’ya kaçtı. Burada yakalanan Ebu Cafer, atıldığı hapisten kurtulup Humeyme şehrindeki kardeşi İmam İbrahim’in yanına yerleşti. Abbasi ihtilalinde isyanları bastıran ordunun komutanlığını yaptı. Ekim 749’da Humeyme’den Kufe’ye gelen Abbasi Ailesi içinde yer aldı. Burada Abbasi Devleti’nin ilk halifesi kardeşi Ebu Abbas El Seffah için biat aldı ve onun bütün işleriyle ilgilendi. Ardından kardeşi tarafından Ebu Müslim Horasani’den biat almak üzere Merv’e gönderildi. Ancak burada Ebu Müslim’den ilgi görmedi ve dönüşünde kardeşine Ebu Müslim Horasani’yi ortadan kaldırmasını tavsiye etti. Ebu Cafer, Abbasi ihtilaline boyun eğmeyen Emeviler’in son Irak valisi olan Ebu Halid İbn Hübeyre üzerine giderek kendilerine teslim olmasını istedi. Hübeyre, II. Mervan’ın öldüğü haberini alana kadar Ebu Cafer’e direndi. Daha sonra anlaşma yapılması üzerine teslim oldu. Ebu Cafer, teslim olmasına rağmen İbn Hübeyre’yi öldürttü. Ebu Cafer, daha sonra Harran şehrini itaat altına aldı. Ülkede stabilitenin sağlanmasından sonra 751 yılının başlarında El Cezire ve Azerbaycan valiliği görevine getirildi. Bu görevi sırasında Emevi komutanlarını kendi safına çekmeyi başardı. Aynı yıl halifenin emriyle Bizans kuşatmasına karşı Kemah’ı tahkim etti. 754 yılında hac emîri oldu.
Ağabeyinin İlk Veliahdı Oldu
Abbasi Ailesi adına halifelik görevini üstlenen Ebu Abbas, görevinin sonlarına doğru kardeşi Mansur’u birinci, yeğeni İsa b. Musa’yı ikinci veliaht tayin etti. Ebu Abbas El Seffah, Mansur Mekke’de iken vefat edince yeğeni İsa b. Musa durumu mektupla bildirip kendisini başkente çağırdı. Mansur, halifelik koltuğuna oturduğunda ilk mücadele etmek zorunda kaldığı kişi amcası Abdullah b. Ali b. Abdullah oldu. Abbasi Devleti’nin kuruluşunda önemli bir rol üstlenen Abdullah, hazırladığı ordu ile Harran’a gitti. Bunun üzerine Mansur, amcasını itaat ettirme görevini Ebu Müslim Horasani’ye verdi. Abdullah, Nusaybin yakınlarında yapılan savaşı kaybedince önce Basra’ya kaçtı. Orada yakalanarak hapse atıldı ve 764 yılında vefat etti. Horasan ihtilaliyle Abbasiler’i iktidara taşıyan Ebu Müslim Horasani’yi tahtı için tehdit olarak görmeye başlayan Mansur, sarayda kurduğu bir tuzakla 12 Şubat 755’te onu öldürttü. Ebu Müslim Horasani’nin öldürülmesi ile Horasan ayaklandı. Ardından Mecusi olan Sünbâz ile İshak El Türkî’nin isyanları başladı. Büyük güçlükle bastırılan bu isyanın ardından 758 yılında halifeyi tanrı, Ebu Müslim’i de peygamber olarak kabul eden Ravendiler denilen grubun isyanı patlak verdi. Büyük can kayıplarına neden olan bu isyanı, Bagdis’te peygamberlik iddiasında bulunan Üstadsis’in isyanı takip etti. 10 yıldan fazla süren bu isyanlardan sonra Horasan’da devlet otoritesi ancak 768 yılında tesis edilebildi. Dönemi sürekli isyanlara sahne olan Halife Mansur’u en çok zorlayan isyanlardan biri de Hz. Ali soyundan olduğunu iddia eden Muhammed b. Abdullah El Mehdi’nin 25 Eylül 762’de Medine’de halifeliğini ilan etmesiyle başlayan isyan oldu. Bir yandan şehri ablukaya alarak gıda ambargosu uygulayan Mansur, diğer yandan da yeğeni İsa b. Musa komutasındaki orduyu da Medine üzerine sevk etti. Kanlı geçen çatışmalardan sonra Aralık 762’de Muhammed b. Abdullah öldürüldü. Medine’deki isyandan kısa süre önce de Muhammed b. Abdullah’ın kardeşi İbrahim Basra’da isyan başlatıp Kufe üzerine yürüdü. Bu isyanı da İsa b. Musa’nın kuvvetleri bastırdı.
Erzurum Kurtarıldı
Abbasi Devleti’nin iç isyanlarla boğuşmasını fırsata çevirmek isteyen Bizans ordusu, 756 yılında Erzurum’u yağmaladı. Bunun üzerine Mansur gönderdiği kuvvetlerle aynı yıl şehri kurtardı. Diğer yandan Mansur, Bizans Devleti ile sınırlarını güven altına almak için sınırlardaki asker sayısını artırdı ve yeni kaleler yaptırıp eski kaleleri tahkim ettirdi. Mansur, emîrlikten devlete dönüşen Endülüs Emevi Devleti’ni ortadan kaldırmak için büyük bir mücadeleye girişti. Endülüs Emevi Devleti’nin kurucusu I. Abdurrahman’ı ortadan kaldırmak için çok uğraştı. Ancak başarılı olamadı. Sonunda elçiler gönderip barışma yolunu tercih etti. Aynı dönemde Kuzey Afrika’da Hariciler ayaklandı. Kuzey Afrika’daki Abbasi hâkimiyeti ancak 772 yılında tesis edilebildi. Mansur, halifeliği süresince dört sefer hacca gitti. 775 yılında hacca gitmek için çıktığı yolda rahatsızlandı ve 7 Ekim 775’de Bi’rimeymûn denilen yerde vefat etti. Kabir yerinin belli olmaması için 100 ayrı mezar kazıldı. Daha sonra Bi’rimeymûn’e yakın bir yerde veya Cennetü’l-Mualla’da defnedildi. Yerine veliaht ilan ettiği oğlu Muhammed El Mehdi geçti.
Abbasi Devleti’nin Gerçek Kurucusu Mansur Kabul Edilir
Bilgiye olan düşkünlüğü ve şiire duyduğu sevgi ile tanınan Halife Mansur, Abbasi Devleti’nin gerçek kurucusu kabul edilmiştir. Mantık, felsefe, aritmetik, geometri, astronomi, tıp ve tarihe yakın ilgi duyardı. Devlet gelirlerini artırmak için büyük çaba sarf eden Mansur, vefat ettiğinde hazinede 600 milyon dirhem ve 4 milyon dinar bırakmıştır. Çalışanların ücretlerinin ödenmesi konusunda gösterdiği hassasiyet nedeniyle Metelik Babası lakabıyla tanınmıştır. Onun döneminde ilk tercüme faaliyetleri başlatıldı. Bu çerçevede Sanskritçe, Süryanice, Kıptice ve klasik Yunancadan çeşitli eserler tercüme edildi. Bu dönemde hadis, fıkıh, tefsir gibi ilimler bağımsız birer bilim dalı hâline geldi. Şiir, hikâye, masal gibi Arap kültürüne ait sözlü kültür eserlerine ilişkin derleme ve tasnif faaliyetleri hızlandı. Döneminde akli ve naklî ilimlerde büyük bir gelişme olurken çok bilgin yetişti. Bağdat’ın kurucusu olan Ebu Cafer, ayrıca Haşimiyye ve Rafika şehirlerini de kurmuştur. Türkler, onun döneminden itibaren devlete nüfuz etmeye başlamışlardır. Sügûr ve Avasım bölgelerinde Türk askerleri istihdam edilmiştir.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.