Harun El Reşid

Harun El Reşid

Mehdi Billah’ın ikinci oğlu olan Harun, Mart 766’da Rey’de doğdu. Küçük yaştan itibaren sarayda büyüyen Harun Reşid’in hocalığını baba diye hitap ettiği İran asıllı Yahya b. Halid El Bermeki yaptı. Kur’an-ı Kerim, nahiv, fıkıh, edebiyat, hadis derslerini de sarayda alan Harun Reşid, halife olduğu dönemde de ilme olan ilgisini kaybetmedi. 779 ve 781 yıllarında Bizans’a düzenlenen iki ayrı seferde orduya komutanlık yapan Harun Reşid, ordusuyla İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Kadıköy’e kadar ulaşıp Bizans’ı yıllık 90 bin dinar ödemek şartıyla kendisiyle barış anlaşması imzalamak zorunda bıraktı. Harun Reşid’in elde ettiği başarılar ve ordusundaki komutanların verdiği raporlar doğrultusunda, Mehdi Billah tarafından 783 yılında Musa’dan sonra veliaht ilan edildi. Mehdi Billah vefat ettiği yıl Harun Reşid’i birinci veliaht ilan etmek istese de ömrü vefa etmedi. Bunun üzerine Harun Reşid, babasının ölümünü ve kardeşi Musa El Hadi’ye biat edildiğini bildiren mektuplar yazıp her tarafa göndererek devlet içinde bir karışıklık meydana gelmesini önledi. Bu sırada Musa Cürcan’da ayaklanan isyancılarla savaşmaktaydı. Ancak Musa El Hadi idareyi ele alınca kardeşi Harun’un yerine henüz büluğa ermemiş olan oğlu Cafer’i veliaht tayin etmek istedi; bunu kabul etmeyen Harun’u da hapse attırdı. Yahya El Bermeki kendisini bundan vazgeçirmeye çalıştıysa da başaramadı. Fakat annesi Hayzuran tarafından zehirlendiği ileri sürülen Hadi’nin hilafeti kısa sürdü ve yerine 15 Eylül 786 tarihinde resmî veliaht olan Harun Reşid geçti. Harun Reşid’in ilk işi, hocası Yahya El Bermeki’yi vezir tayin etmek oldu. Aynı şekilde kendisinin halifeliğe geçmesini hızlandıran annesine babası dönemindeki itibarını iade etti. 

Bizans’ı Hedef Seçti 

Veliahtlık günlerinde ordu komutanlığı yaptığı için Bizans sınırındaki sorunları bilen Harun Reşid, öncelikle sınır şehirlerindeki kaleleri güçlendirmeye yöneldi. Bu amaçla Mansur devrinden itibaren çok büyüyen Cündikınnesrin’i, merkezi günümüzde Halep’e bağlı küçük bir ilçe olan Menbic olmak üzere, Cündülavasım veya kısaca Avasım adıyla Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana’yı içine de alan müstakil bir bölge hâline getirdi. Harun Reşid, 788 yılında Tarsus’u ele geçirdikten sonra imar ettirdi. Ertesi yıl da buraya Arapları yerleştirdi. Harun Reşid, özellikle Bizans’la yapılan mücadelelerde ve sahillerin savunmasında büyük yararlıklar gösteren donanmanın güçlenmesine önem verdi. Nitekim güçlenen donanma 790-791 yıllarında Kıbrıs ve Girit’i vurmuş ve Antalya açıklarında karşısına çıkan Bizans donanmasını mağlup edip komutanını esir almıştır. Harun Reşid, halifelik görevini üstlenince Ehl-i Beyt’e karşı kendinden önce alınan tedbirleri sıkılaştırdı. Bu nedenle Ehl-i Beyt, Yahya b. Abdullah liderliğinde 793 yılında ayaklanma başlattı. Memnuniyetsizler tarafından desteklenen ayaklanma kısa zamanda Taberistan dışındaki bölgelere de yayıldı. Harun Reşid, veziri Yahya El Bermeki’nin oğlu Fazl’ı 50.000 askerle günümüzde merkezi Hazar Denizi’nin güneybatısındaki Gilan olan Deylem üzerine gönderdi. Fazl, Yahya b. Abdullah’ı isyandan vazgeçirdi ve Yahya bizzat halifenin el yazısı ve mührünü taşıyan bir belge ile teslim olmayı kabul etti. Harun Reşid onu kısa bir müddet hapiste tuttuktan sonra serbest bıraktı; ayrıca kendisine 100.000 dinar verdi. 

İdrisî Devleti Kuruldu 

Şiiler tarafından Kerbela’dan sonra en dramatik olay kabul edilen 786 yılındaki Fah Savaşı’ndan sonra Ehl-i Beyt’e mensup İdris b. Abdullah, kuvvetleriyle birlikte Mağrib’e göç etti. Etrafına topladığı kuvvetlerle Fas’a yerleşen İdris b. Abdullah da buradaki Berberilerden aldığı destek ile Abbasiler’e başkaldırdı. Harun Reşid, Fas’a müdahalenin zorluğunu dikkate alarak İdris b. Abdullah’ı, Abbasiler’e isyan ederek Fas’a kaçmış gibi görünen Süleyman b. Cerir adlı adamına zehirletti. İdris’in ölümü Berberîlerin bağımsızlık isteklerini daha da kamçıladı. Bu sebeple, İdris b. Abdullah öldükten sonra, hamile cariyesinin doğum yapmasını beklediler ve doğan çocuğa babasının adını vererek İdrisîler Devleti’ni kurdular. 

Ağlebi Hanedanı Doğdu 

Diğer yandan Tunus’a atanan valilerin kötü yönetimi, burada özerk bir idare kurulmasına yol açtı. 794 yılında çıkan ilk isyandan sonra atanan valilerin kötü yönetimi sorunu daha da derinleştirdi. Bunun üzerine Harun Reşid, İbrahim b. Ağleb et-Temimî’yi Tunus’a vali olarak atadı. Ardından yılda 40.000 dinar vergi vermek şartıyla ona iktidarın babadan oğula geçmesi ayrıcalığını da tanıdı. Böylece Abbasi Devleti topraklarında iç işlerinde serbest bir hanedan kurulmuş oldu. Tunus’ta kurulan özerk Ağlebi Hanedanı ile devletin batı sınırları güvenlik altına alınmak istendi. Aynı dönem kabileler arası çatışmalar da yoğunlaştı. Bunlardan biri de 793 yılında Havran’da Nizari ve Yemani kabileleri arasında çıktı. Harun Reşid’in bu iki kabile arasında ara buluculuk yöntemiyle sağladığı barışın ömrü bir yıl sürdü. Daha sonra çatışma yine şiddetlendi. Bunun üzerine Harun Reşid, çözümü, 796 yılında veziri Yahya El Bermeki komutasında gönderdiği ordu ile halkı silahsızlandırmada buldu. Diğer yandan 794 yılında El Cezire bölgesinde bir isyan çıktı. Velid b. Tarif El Şârî’nin liderliğinde ayaklanan Hariciler, El Cezire bölgesini ele geçirdi. Birkaç defa üzerine gönderilen kuvvetleri yenen Velid, nihayet devrin ünlü komutanlarından Yezid b. Mezyed eş-Şeybani tarafından 795 yılında yenilerek öldürüldü. Hariciler, 795 yılında da Kirman’da bu kez Hamza b. Abdullah El Şârî’nin liderliğinde başkaldırdılar. Önce Herat’a, ardından Sistan’a hâkim olan Hariciler, isyanlarını Fars’a kadar yaydılar. Topraklarında arka arkaya çıkan isyanlar Harun Reşid’i çaresiz bıraktı. Böylece Kirman bölgesi de Abbasi yönetiminden çıktı. Aynı şekilde Umman bölgesi de Vali İsa b. Cafer ve beraberinde götürdüğü Basralıların, halkın malına göz dikmeleri ve eğlenceye düşkünlüklerini gerekçe göstererek ayaklandı. 

Başkenti Rakka’ya Taşıdı 

Harun Reşid döneminde Bağdat’ın nüfusu 1 milyonu geçmişti. Dicle Nehri’nin iki yakasına kurulu şehir, pek çok saray ve köşklerle dünyanın en güzel şehirlerinden biri hâline gelmişti. Bahçeler içerisindeki bu saraylara genel olarak Kur’an’daki cennet tasvirlerinde geçen isimler veriliyordu. Bütün dünyada tanınan Binbir Gece Masalları’nın bir bölümü Bağdat’ta ve Harun Reşid’in çevresinde yaşanan olayları konu edinmiştir. Harun Reşid, masallara konu olan bu şehirden sıkılınca 796 yılında başkenti Suriye’nin kuzeyinde kalan Rakka şehrine taşıdı. Aynı yıl, giydikleri elbisenin renginin kırmızı olması nedeniyle kendilerine Muhammere denilen bir grup zındık Cürcan’da isyan etti. Müslüman olmadıkları hâlde Müslüman gibi görünüp tahripkâr davranışlarda bulunan zındıkların ayaklanması şehrin komutanı tarafından bastırılsa da bir yıl sonra zındık ayaklanması amacına ulaştı. 

Bizans Seferleri Devam Etti 

Harun Reşid’in ordusu 797 yılında Ankara’ya kadar ulaştı. Komutanlarından Abdülmelik b. Salih Ankara’yı alırken Bizans İmparatoriçesi İrene barış isteğinde bulundu. O tarihlerde Ermenistan-Azerbaycan sınırında Hazarlar’ın tehdidiyle karşı karşıya kalan Harun Reşid, imparatoriçenin barış isteğini 798 yılında kabul etmek zorunda kaldı. Yapılan bu anlaşma I. Nikephoros’un 802 yılında imparator olmasıyla bozuldu. Bozulan barış üzerine Harun Reşid, veliahtlığı döneminde olduğu gibi, 803 ve 806 yıllarında Bizans’a karşı iki büyük sefer yaptı. 806 yılındaki seferde Ereğli, Konya ve Niğde’yi ele geçirdi. Bizans İmparatoru I. Nikephoros, cizye ödemeyi kabul ederek yeni barış anlaşması yapmak zorunda kaldı. 

Bermekileri Vezirlikten Uzaklaştırdı 

Harun Reşid, hocası Yahya b. Halid El Bermeki’den sonra vezirlik görevine oğullarını getirmişti. Ancak Bermeki Ailesi’nin devlet içinde edindiği nüfuz Harun Reşid’e zarar vermeye başlayınca saray içinde bir hesaplaşma yaşandı. 803 yılında yaşanan hesaplaşmada Bermeki’nin oğlu Cafer öldürülürken Yahya ile Fazl hapse atıldı. Harun Reşid, bu olayı takip eden halifeliğinin son altı yılında onların yokluğunu daima hissetmiş, hatta Yahya El Bermeki’ye hapiste iken dahi akıl danıştığı olmuştur. Nitekim bu dönemde Horasan’da da birtakım karışıklıklar meydana geldi. Buraya vali olarak tayin edilen Ali b. İsa b. Mâhân müstebit bir idare kurdu ve halka zulüm yaptı. Şikâyetler üzerine Harun Reşid onu hizaya getirmek için 805 yılında Rey’e kadar gitti. Ancak hazırladığı hediyelerle vali, halifeyi ikna etmeyi başararak görevini sürdürdü. Harun Reşid, Ali b. İsa’nın valiliği sırasında Horasan’da Rafi b. Leys’in liderliğinde çıkan isyanı bastırmak üzere sefere çıktı. İki oğlu Memun ve Salih’i de yanına alan Harun Reşid, günümüzde Meşhed olarak bilinen Tûs şehrine varınca hastalandı; 24 Mart 809 tarihinde burada vefat etti ve aynı yerde toprağa verildi. 

Müziği Severdi 

Pek çok İslam mutasavvıfı tarafından dine aykırı bulunan musiki, Harun Reşid’in en çok sevdiği sanat dallarındandı. Sohbet meclislerini, Sasani hükümdarlarını, Erdeşîr ve Enuşirvan’ı örnek alarak belli bir düzene koydu. Saz heyetini ve solistleri derecelerine göre sınıflandırdı. Sohbet meclisleri sahibü’s-sitare tarafından yönetilirdi. Şarkıları genellikle perde arkasından dinleyen Harun Reşid musiki sanatına özel bir önem vermiştir. Çocukluğundan itibaren edebiyata da ayrı bir ilgi gösteren Harun Reşid, sevdiği şiirleri büyük bahşişlerle ödüllendirir, şair ve âlimleri himaye ederdi. Kendisi de şair olan Harun Reşid, birçok şiir ve özdeyişi ezbere bilirdi. Saray soytarısı İbn-i Ebu Meryem’in yaptığı şaka ve nüktelerine gülerdi. Dindar bir insan olan Harun Reşid’in mühründe “el-azametü ve’lkudretü lillah” ve “kün maallâhi âlâ hazer” ibaresi yer alıyordu. Bazı kaynaklarda şarap içtiği de kaydedilmiştir. 

Orduda Teftiş Sistemini Kurdu Harun Reşid döneminde Abbasi Devleti’nin vilayetleri şunlardı; - Kufe, - Irak, - Basra (Dicle, Bahreyn ve Umman dâhil), - Hicaz (bugünkü Suudi Arabistan dâhil), - Yemen,  - Ahvaz (Huzistan ve Sicistan dâhil), - Fars, - Horasan, - Musul, - El Cezire, - İrmîniye, - Azerbaycan, - Şam (Suriye), - Filistin, - Mısır (Afrika dâhil), - Sind. Bu dönemde Çukurova bölgesini kapsayan içinde bugünkü Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana’nın bulunduğu Cündikınnesrîn’i Avasım adıyla müstakil bir bölge hâline getirdi. Daha sonra Tunus’un özerkliğini tanıyarak Mısır’dan ayırdı. Ayrıca Sicilya Adası’nı Afrika vilayetine bağladı. Aynı şekilde devletin idari yapısında bazı yenilikler yaptı. Divan-ı Harp’e bağlı olarak Divan-ı Arz’ı kurdu. Böylece ordu müfettişleri tarafından ordunun savaşa hazır olup olmadığını sık sık denetlerdi. Emeviler Dönemi’nde ve Abbasiler’in ilk döneminde, bölge valileri hükümdar gibi geniş yetkilere sahipti. Harun Reşid döneminde bölge valisinin yetkileri paylaştırıldı ve eyaletin mali ve idari işlerini yönetmekle görevli kişiler tayin edildi. Vali, merkezden atanan bu kişileri azletme yetkisine sahip değildi. Öte yandan Akdeniz sahili boyunca çeşitli yerlerde kuvvetli bir haberleşme teşkilatı kuruldu. 

Türkler, Abbasi Devleti’yle Onun Döneminde Tanıştı 

Bu arada Abbasiler ile Türklerin ilişkileri de Harun Reşid döneminde başladı. Onun döneminde saray korumalarının bir bölümü Türklerden oluşuyordu. Bu dönemde devlette hiyerarşik bir yapılanma söz konusu idi. Devlet dairelerinin en önemlileri Divanü’z-Zimam, Divanü’r-Resail, Divanü’l-Harac, Divanü’t-Tıraz, Divanü’l-Cünd, Divanü’l-Berîd, Divan-ı Mezalim ve Divanü’ş-Şurta idi. Ayrıca gayrimüslimlerin menfaatlerini korumakla görevli bir daire daha vardı ve başkanına “cehbez” deniliyordu. Bu arada kadılkudat denilen başkadılık teşkilatı da Harun Reşid döneminde kuruldu. Devletin ilk başkadısı da İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin öğrencisi İmam Yusuf oldu. 

Devlete En Zengin Yıllarını Yaşattı 

Harun Reşid’in hilafet yılları Abbasiler’in en zengin dönemidir; bu dönemde hazine gelirinin yaklaşık 268 ton altın değerini bulduğu tahmin edilmektedir. Tercüme faaliyetlerine önem verilen bu dönemde Süryanice, Grekçe ve Sanskritçe birçok eser Arapçaya çevrildi. Tercüme yapanlardan biri de Harun Reşid adına Öklid’in Elementler’ini Usûlü’lHendese adıyla Arapçaya çeviren Haccac b. Yusuf b. Matar idi. Bu dönemde Bağdat’ta Cündişapur’daki gibi bir de hastane kurulmuştur. Uluslararası diplomasiye önem veren Harun Reşid’in döneminde, Çin’den Avrupa’ya kadar dünyanın pek çok merkezi ile elçiler vasıtasıyla ilişki kurdu. Özellikle Alman Kralı Şarlman ile dostluk münasebetleri geliştiren Harun Reşid, rakip gördüğü Endülüs Emevileri’ne karşı desteğini istemiştir. Harun Reşid, kendisinden sonra devlete halifelik yapacak üç evlat bıraktı.

Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.