II. Abdurrahman
Endülüs Emevi Devleti’nin dördüncü emîri II. Abdurrahman 792 yılında Tuleytula’da doğdu. İyi bir tahsil gördü. Emîrliğe geçmeden önce devletin çeşitli kademelerinde görev aldı ve bu görevlerinde türlü başarılar elde etti. Babasının ölümünden bir gün sonra kendisine biat edildi. 22 Mayıs 822 tarihinde emîr olduğu zaman otuz yaşındaydı. Bazı tarihçiler, I. Abdurrahman ve III. Abdurrahman arasında emîrlik yaptığı için İkinci Abdurrahman” veya ortanca anlamında, ondan Abdurrahman el Evsat olarak bahsetmişlerdir. Onun emîrlik görevinde bulunduğu dönem Endülüs Emevi Devleti’nin en parlak dönemi kabul edilmektedir. Tarihçiler bu dönemden “düğün günleri” anlamında “Eyyam-ul-arus” olarak bahsetmişlerdir. Yine de döneminde isyanlar görülmüştür. Bu isyanlardan ilki amcasının oğlu Abdullah el Balensi’nin isyanıdır. Hakem döneminde sessiz kalan Abdullah onun ölümüyle isyan hazırlıklarına girişti. Fakat Abdurrahman’ın onun üzerine göndermek üzere bir ordu hazırlaması onu isyandan vazgeçirtti. Bir yıl sonra da vefat etti. Abdurrahman da onun çocuklarını Kurtuba’ya getirterek başka isyan çıkmasının önünü aldı. Bir başka karışıklık da Elvira’da çıktı. Elvira halkı Hakem devrinde vergi amili olarak görev yapan Gomez’in yaptıklarından rahatsız idi. Hakem, Gomez’i idam ettirdi. Ancak halk, II. Abdurrahman devrinde onun kendilerinden haksız yere aldığı malların peşine düşerek Kurtuba’ya akın ettiler. II. Abdurrahman, üzerlerine ordu göndererek onları bastırdı. Endülüs’te de Arap kabileler arasında hep olagelen rekabet ve çekememezlik devam ediyordu. Mudarlılar ile Yemenliler arasında bir anlaşmazlık vardı. Abdurrahman’ın tahta çıkışının ikinci yılında bu iki kabile karşı karşıya geldiler. Mudarlılar ile Yemenlilerin birbiriyle savaşa tutuştuğunu haber alan II. Abdurrahman, Yahya b. Abdullah kumandasında bir ordu göndererek onlara engel olmak istedi. Fakat bundan bir sonuç alınamadı. Karışıklıklar devam etti. II. Abdurrahman iki sene sonra, 825 yılında, üzerlerine bir ordu daha gönderdi. Yemenliler baskın çıkmaya başlasa da karışıklıklar 829 yılına kadar sürdü. Yemenlilerin liderleri olan Ebu’ş Şemmah ve adamları muhasara altında tutuldukları kaleden çıkıp teslim oldu. Böylece karışıklıkların ve çatışmaların sonu geldi. Teslim olan Ebu’ş Şemmah daha sonra II. Abdurrahman’ın en güvendiği valilerden biri hâline geldi. II. Abdurrahman döneminde bir diğer isyan da doğduğu şehir olan Tuleytula’da çıktı. İsyanın elebaşısı Haşimu’d Darrab etrafında birçok adam toplamaya muvaffak oldu. Haşim ve adamları özellikle Araplara ve Berberilere saldırılar düzenlediler. Yol kesmeye, baskınlar düzenlemeye başladılar. Böylece etki alanlarını genişlettiler. Sentaver bölgesini ele geçirdiler. Bunun üzerine II. Abdurrahman, Muhammed b. Rüstem emrindeki bir orduyu asilerin üzerine gönderdi. 831 yılında iki taraf arasında kanlı bir savaş oldu. Bu savaşta Haşim ve adamları öldürüldü. İsyancıların yenilmesine rağmen Tuleytula halkı başkaldırmaya devam etti. II. Abdurrahman bu sefer, 835 yılında, oğlu Ümeyye’yi Tuleytula’ya gönderdi. Ümeyye şehrini kuşattı, ekinleri yağma etti. Daha sonra yerine Meysere’yi bırakarak Kurtuba’ya döndü. Tuleytulalılar bunu fırsat bilerek Meysere’nin ikamet ettiği Calatrava Kalesi’ne saldırdılar. Ancak Meysere onları püskürtüp kılıçtan geçirdi. Daha sonra Meysere’nin ölümü üzerine II. Abdurrahman, Ebu’ş Şemmah’ı Calatrava Kalesi’ne komutan olarak atadı. 837 yılına kadar süren isyan, halk arasında çıkan ihtilaftan dolayı sona erdi. II. Abdurrahman’ı hedef alan bir diğer isyan da Mahmûd b. Abdülcebbâr adlı bir Berberi ile aslen İspanyol olan Süleyman b. Martin’in 828 yılında Mâride’de çıkarttıkları isyandır. Mahmûd b. Abdülcebbâr ile Süleyman b. Martin bu yılda şehri ele geçirip Vali Mervan el Cillikı’yi öldürdüler. Bunun üzerine II. Abdurrahman, komutasındaki bir ordu ile şehri kuşattı. Sadece çevredeki araziyi tahrip etti. Fakat bu hareketten kayda değer bir başarı elde edemedi. 830 senesindeki harekât daha başarılı geçti. Şehir halkı itaat etti. II. Abdurrahman, Hâris b. Bezîğ’i şehre vali tayin etti. Ancak halkın itaati kısa sürdü. Bunun üzerine Mâride üzerine bir iki sefer daha düzenlendi. İsyan elebaşıları Mahmûd b. Abdülcebbâr ile Süleyman b. Martin bu seferler karşısında tutunamayarak şehri terk etti. Süleyman b. Martin 834 yılında Trujillo yakınlarındaki bir şatoda yakalanarak idam edildi. Sürekli Abdurrahman’ın peşine taktığı birlikler tarafından takip edilen Mahmûd b. Abdülcebbâr, en son Galicia Kralı II. Alfonso’ya sığındı. Yalnız aralarında çıkan ihtilaf yüzünden (Kimi tarihçilere göre Mahmud, Abdurrahman’a itaat etmek istemiş; bunun üzerine II. Alfonso ona cephe almış.) bu ikisi savaşa tutuştu ve Mahmûd b. Abdülcebbâr bu savaş sonunda öldürüldü. Böylece II. Abdurrahman’ı rahatsız eden Maride isyanı son buldu. Bunların dışında, 826 yılında Takoronna’da Berberiler, 848- 849’da Mayorka ve Minorka halkı, 850’de Algeciras’da Habib El Burnusî isyan etmiştir. Ayrıca Kurtuba’da Euloqio ve Alvaro adlı papazlar dini taassuplarından dolayı başkaldırmışlardır. Normanların Endülüs’e saldırıları II. Abdurrahman döneminin en önemli olayları arasında yer almaktadır. Normandiyalılar da denen bu insanlara Batılı tarihçiler Vikingler demektedir. Vikingler önce Frenk sahillerine saldırıp yağmaya giriştiler, daha sonra İspanyol sahillerine saldırdılar. Normanların Endülüs sahillerine ilk saldırıları 844 senesine rastlar. Bu korsanlar 844’te önce Lizbon’a saldırdılar fakat halkın dirençli savunması karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar. Vali Vehbullah, II. Abdurrahman’a haber göndererek ondan yardım istedi. Abdurrahman da sahil kentlerinin valilerine mektuplar gönderdi ve Lizbon’a yardım etmelerini söyledi. Fakat Norman saldırıları hiçbir başarı elde edemedi. Bunun üzerine hedef değiştirdiler. Önce Cadiz Limanı’nı işgal ettiler. Oradan seksen parçalık bir donanma ile İşbiliye’ye geldiler. Karşılarına birkaç Müslüman gemisi çıktı. Normanlar bunları yaktılar, şehri ele geçirdiler, yağma ettiler. Bir süreliğine ayrılsalar da sonrasında geri dönüp katliamlarına devam ettiler. Bir camiye sığınan ihtiyarları öldürdüler. Bu durum Kurtuba’da büyük bir öfkeye sebep oldu. II. Abdurrahman şehre hemen bir süvari birliği gönderdi. Nasr komutasındaki asıl ordu ise bu süvari birliğinin arkasından yola çıkmıştı. 11 Kasım 844’te II. Abdurrahman’ın orduları ile Normanlar karşı karşıya geldiler. Müslümanlar bu savaştan zaferle çıktılar. 30’a yakın gemisi yakılan Normanlar kaçtı. II. Abdurrahman yaşanan bu olaylardan birtakım neticeler çıkardı, güçlü bir donanmanın ihtiyacını duydu, bunun için tersaneler kurdu. II. Abdurrahman, fırsat bulduğunda İspanyol devletlerini saf dışı bırakmak, Frenklerin topraklarını ele geçirmek amacıyla Endülüs’ün kuzey bölgelerine seferler düzenledi. Bu kendinden önceki emîrlerin benimsemediği bir politika idi. Abdurrahman tahta çıkışının ilk altı ayında kuzey Endülüs’e ordular gönderdi. Bazen bu orduların başında kendisi de bulunuyordu. Bu seferlerde çok sayıda esir ve bol ganimet elde etti, Hristiyanları bozguna uğrattı. Bundan sonra 10 sene boyunca bu bölgeye sefer düzenlemedi. İspanyol devletleriyle barış antlaşmaları imzaladı. 10 seneden sonra bu seferleri tekrar başlattı. 838 yılında amcası Velid b. Hişâm, Galicia; kardeşi Saîd el-Hayr, Alava ve oğlu Ümeyye, Karye (Alqueria) bölgelerine girerek başarılı sonuçlar elde ettiler. 840 yıllında II. Abdurrahman, ordusunun başında Asturias Kralı II. Alfonso’ya karşı sefere çıktı, bazı kaleleri zapt etti. Bu seferler II. Abdurrahman’ın tahttan inişine kadar devam etti. II. Abdurrahman Kuzey Afrika’daki Müslüman devletler Rüstemîler, Sâlihîler ve Midrarîler ile iyi ilişkiler kurmaya özen gösterdi. Fakat Ağlebiler ile ilişki kurduğunu gösteren herhangi bir kayıt yoktur. Bizans İmparatorluğu ile Endülüs Emevi Devleti arasındaki ilişkiler ise onun döneminde başlamıştır. İmparator Teophilos 840 yılında Kurtuba’ya bir elçi gönderdi, bu elçi vasıtasıyla Endülüs’ten gelip Girit’i zapt eden Ebu Hafs Ömer el-Bellûtî’nin burayı terk etmesini istemiştir. Abdurrahman bu isteği reddetmiş ve cevabi mektubunu bir elçilik heyetiyle imparatora göndermiştir. Böylece Bizans İmparatorluğu ile ilk ilişkiler kurulmuştur. II. Abdurrahman, emîrliği süresince devlet işlerine büyük önem verdi. Halkın refahını her zaman ön plana aldı, halk da onun yönetiminden memnun kaldı. Abdurrahman özellikle önemli görevlere yaptığı atamalarda hakkaniyetli olmaya çalıştı. Vezirlik, haciplik, kadılık vb. makamlara ehliyetli kişilerin geçmesine özen gösterdi. II. Abdurrahman aynı zamanda fikir adamlarını ve edebiyatçıları önemli mevkilere getirdi. Onların her türlü maddi ihtiyaçlarını karşıladı. Onun döneminde Kurtuba’da sanat azami derecede ilerledi. Ayrıca Abdurrahman’ın kendisi de edebiyatla ilgilendi, pek çok şiir ve edebî nesir yazdı. II. Abdurrahman imar faaliyetlerine de hız kazandırdı. Döneminde, yeni köprüler, limanlar yapıldı, büyük camiler inşa edildi. Kurtuba Camisi’ni genişletti, camiye iki ilave revak yapımını başlattı. Ayrıca sarayının yanında büyük bir havuz yaptırdı, bahçeler açtı ve bunları halkın istifadesine sundu. II. Abdurrahman döneminde, ilk defa para bastırıldı, tarihî ve antik Endülüs’te toplandı, iki ipekli dokuma atölyesi kuruldu, vergi gelirleri belli bir sisteme göre düzenlendi. Tarihçilere göre bu dönemde vergi gelirleri yıllık bir milyon dinarı bulmuştur. Şahsiyet olarak hayırsever, cömert, hoşgörülü, sanatkârları seven biri olarak tanındı. Kadınlara zaafı vardı. Şair ve edipleri severdi. Abbâs b. Firnâs, Yahya el-Gazzâl ve İbrâhim b. Süleyman eş-Şâmî gibi edip ve âlimleri sarayında ağırladı, onları destekledi ve himaye etti. Devrinin önemli musikişinasları da sarayında toplanmıştı. Bu sayede sarayı, Endülüs’ün önemli kültür merkezlerinden biri hâline geldi. II. Abdurrahman hayatının son yıllarında oğlu Muhammed’i veliaht tayin etti. Ancak Abdurrahman’ın gözde cariyesi Tarub ve diğer oğullarının veliaht olmasını isteyenler bundan hoşnutsuz oldular. Hatta Tarub, II. Abdurrahman’a bir komplo düzenledi. Bunun için II. Abdurrahman’ın hizmetinde görevli Nasr’ı kışkırttı. II. Abdurrahman birtakım rahatsızlıkları olduğu için bazı ilaçlar kullanıyordu. Komplocular ilacına zehir karıştırdılar. Ancak can endişesinden dolayı zehri hazırlayan doktor, Fahr adındaki cariyesi vasıtasıyla II. Abdurrahman’ı durumdan haberdar etti. Abdurrahman da böylece komplodan kurtuldu. Zehirli ilacı Nasr’a içirdi. Bu komplodaki payını bildiği hâlde Abdurrahman, Tarub’u öldürtmedi. Bu olayın üzerinden bir müddet geçtikten sonra II. Abdurrahman, otuz yıllık bir hükümdarlıktan sonra 22 Eylül 852 Kurtuba’da vefat etti.
Kaynak: Endülüs Emevileri ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ağustos 2018, Ankara.