Kahir Billah
On dokuzuncu Abbasi halifesi olan Ebu Mansur Muhammed El Kahir Billah b. Ahmet El Mutazıd Billah, 900 yılında Bağdat’ta doğdu. Kardeşi Muktedir Billah’ın ordu komutanlarıyla çekişmesi ve Bağdat’taki isyanlar nedeniyle birkaç defa halifelik görevini üstlenip bırakmak zorunda kaldı. Halifelik makamına ilk olarak 28 Şubat 929 tarihinde başkomutan Munis El Muzaffer tarafından getirildi. Ancak Başkadı Ebu Ömer, Kahir Billah’a halifelik beratını vermeyince halk biat etmekte tereddüt etti. Aynı günlerde halifelik sarayının yağmalanması ve askerlerin bir yıllık maaşları ile birlikte cülus denilen tahta çıkış bahşişi isteyerek ayaklanmaları planların altüst olmasına neden oldu. Ayaklanan askerleri yatıştırmakta zorluk çeken Kahir Billah, makamda ancak iki gün kalabildi. Gücünü toplayarak yeniden halifelik koltuğuna oturan Muktedir Billah, kendisinin görevden alınmasında kardeşinin rolünün olmadığını görünce herhangi bir müeyyide uygulamadan onu gözetim altında tuttu. Muktedir Billah’ın başkomutanı Munis El Muzaffer tarafından halifelikten indirilip öldürülmesinden sonra Kahir Billah’ın önü açıldı. Munis, ilk önce Muktedir Billah’ın yerine oğlu Ebü’l Abbas Ahmed’i halife yapmak istedi. Ancak beraber hareket ettiği Ebu Yakub İshak b. İsmail El Nevbahtî’nin, seçilecek halifenin kararlarını bağımsız şekilde verecek kişi olmasının daha uygun olacağını söylemesi üzerine Kahir Billah 31 Ekim 932’de yeniden halifelik makamına geldi. Kahir Billah göreve geldiğinde devletin hazinesinde büyük bir açık vardı. Bu nedenle yakın korumasını ve vezirini güvendiği kişilerden seçtikten sonra Muktedir Billah’ın çocuklarını gözetim altına alıp bıraktığı mirası da müsadere ettirdi. Aynı şekilde devlet hazinesini doldurmak için Bağdat’ta kendisine rakip olarak gördüğü ileri gelenlerin de mallarını müsadere ettirdi. Bu arada Abdullah El Beridi, Kahir Billah’tan aldığı destekle büyük bir servete sahip oldu.
Koruması Hizmetçilerin Maaşını Kesti
Kahir Billah’ın kendi dengelerini oluşturmasından en fazla endişelenen başkomutanı Munis El Muzaffer ile diğer komutanlar İbn-i Mukle, Hacib Yelbak ve oğlu Ali b. Yelbak oldu. Koruması Ali b. Yelbak, halifenin kapısına nöbetçi dikerek girip çıkanları kontrol altına aldı ve hizmetçilerin maaşlarında kesintiler yaptı. Yakın hizmetinde bulunanlara yapılan muameleyi kendine dönük bir planın parçası olarak kabul eden Kahir Billah, komutanlardan Muhammed b. Yakut’un desteğini alarak saray içinde infazlar başlattı. Önce başkomutanı Munis El Muzaffer, Hacib Yelbak ve onun oğlu Ali’yi tutuklatarak evlerini mühürletti; bunlara yakın olanlarla İbn Mukle’nin evleri yağmalanarak ateşe verildi.
Gözlerine Mil Çekilen İlk Halife Oldu
Tutuklanan Munis El Muzaffer’in adamları ve onları destekleyen ordunun bazı birlikleri Munis’in serbest bırakılması isteğiyle ayaklandılar. Ayaklananların umutlarını kırmak isteyen Kahir Billah, hapiste tuttuğu Munis, Hacib Yelbak ve oğlu Ali b. Yelbak’ı öldürterek başlarını Bağdat caddelerinde halka teşhir ettirdi. Tutuklattığı kardeşi Muktefi Billah’ın oğlu Ebu Ahmed’i de bir mahzende öldürterek ayaklananların halife seçeneklerini ortadan kaldırmak istedi. Komutanlardan İbn-i Mukle, kendisinin de öldürüleceğini bildiği için Bağdat’ta saklanarak Saciyye ve Huceriyye ve de gulâm denilen köle askerlerle anlaşarak halifeyi görevinden indirmeye karar verdi. Sâciyye ve Huceriyye, halifenin sarayını işgal etti. Asi askerlerden kaçmak isteyen Kahir Billah, 24 Nisan 934 yılında yakalanarak hapse atılıp yerine halife ilan edilen Razi Billah’ın emriyle gözlerine mil çekildi. Görevini kendi isteği ile bırakmayı kabul etmemesi nedeniyle Kahir Billah’a işkence edildiği ve gözlerine de bu esnada mil çekildiği tarih kayıtlarında geçmektedir. Böylece Kahir Billah İslam tarihinde gözlerine mil çekilen ilk halife unvanını aldı. Kahir Billah, gözlerine mil çekildikten sonra 16 yıl daha yaşadı ve 18 Ekim 950 tarihinde hapishanede vefat etti.
Horasan ve İran Elden Çıktı
Abbasi Devleti’nin, askerî ve sivil bürokrasi tarafından yönetilmeye başlanmasıyla birlikte devlette gerilemenin başlaması, sonun da habercisi gibiydi. Zira bu dönemde egemenliği altındaki toprakları elinde tutmakta güçlük çeken bir Abbasi Devleti ortaya çıktı. Kahir Billah döneminde de gerileme devam etti. Başta Horasan ve Fars bölgesi olmak üzere bazı eyaletlerde hâkimiyet yitirildi. Büveyhoğulları gibi Şii inanışına mensup yerel hanedanlar yarı bağımsızlıklarını kazandılar. Aynı dönem, Şii-Sünni çatışmasına da sahne oldu. Bağdat’ta Şiiler ile Hanbeliler arasında da zaman zaman çatışmalar çıktı. İntikamcı bir yanı olduğu belirtilen Kahir Billah, yöneticilikte şiddet uygulamayı bir yöntem olarak benimsedi. Ancak bu yöntemi kendi sonunu da getirdi. Ayrıca devletin kasasını doldurmak için de bir yandan harcamaları kısarken diğer yandan da muhalif zenginlerin mallarını müsadere etti. Hristiyan, Yahudi ve Müslümanlar dışında tek Tanrı inancını benimseyen, felsefe ve bilimde başarılı bilim adamları yetiştiren Sabiîler için verilen idam fetvasını uygulamamıştır. Müzik dinlemeyi seven ve eğlenceye düşkün olan Kahir Billah, 933 yılında çıkarttığı bir emirle, şarap içmeyi; ayrıca şarkı söylemeyi ve şarkıcı cariyelerin alınıp satılmasını yasakladı. Kararlarına uymayanları da Basra ve Kufe’ye sürgün etti.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.