Müfide Kadri
1890 yılında İstanbul’da doğdu. Doğumundan hemen sonra annesini, küçük yaşta babasını kaybetti. Şehremaneti mümeyyizlerinden Kadri Bey tarafından evlat edinildi. Müfide’nin annesi Kadri Bey’in eşinin süt kardeşiydi. Çocukları olmayan çiftin Müfide’yi evlat edinmelerinden bir yıl sonra Kadri Bey’in eşi de öldü. İkinci bir evlilik yapan Kadri Bey’in bu evlilikten de çocuğu olmadı ve Kadri Bey’in Çamlıca’daki evinde tek çocuk olarak büyüdü. Eve gelen özel hocalardan ders alarak eğitim gördü. Yalnız resim değil, güzel sanatların tümüne karşı yeteneği keşfedildi. On yaşında resme başladı, Osman Hamdi Bey’den özel ders aldı. Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapan İtalyan sanatçı Salvatore Valeri de kendisine kara kalem ve sulu boya dersleri verdi. Müzik yeteneği de olan Müfide piyano, keman ve ut gibi enstrümanları çalmayı öğrendi.
Hamdi Bey’in teşviki ile bir sergide yer almak üzere Münih’e gönderdiği resimleri ona altın madalya kazandırdı. Bu madalya onu motive etti ve resme dört elle sarıldı. Daha çok portre ve figür alanında eser üretti. Küçük yaşlarda başarıya ulaştı ve 1911’de İstanbul Opera Cemiyeti Salonu’nda sergilenen üç yağlı boya ve bir pastel resmi ilgi gördü.
Genç yaşta Dersaadet İdadisinde resim ve müzik öğretmeni olarak çalıştı. Taha Toros’a göre "İlk kadın resim öğretmeni” olan Müfide Kadri, ilk önce Numune Mekteplerine sonra da Süleymaniye’deki Nümune-i İnas adlı kız okulunun öğretmenliğine atandı, İnas Rüşdiyesi ile İnas İdadisinde resim, nakış ve musiki öğretmenliği yaptı. II. Abdülhamit’in kızı Adile Sultan’a sarayda resim dersleri verdi.
Resim yapmadığı zamanlarında beste yaptı, sözleri Selahattin Bey'e ait olan "Tenan-i Şebap" adındaki bestesi, dönemindeki sanat dergilerinde yayınlandı.
Genç yaşta vereme yakalandı, boyanın verem hastalığı üzerindeki olumsuz etkilerine aldırmadan resim yaptı. Yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 1912 yılında İstanbul’da vefat etti. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti onun mezarını yaptırdı ve mezar taşını bir palet ile süsledi. Bu kitabe Tuğrakeş İsmail Hakkı’nın eseridir.
Kırk kadar eseri, aile ahbapları tarafından sergilenip satılmak üzere Donanma Cemiyeti’ne verildi ve 1912’de sergilenen eserlerden elde edilen gelir cemiyete bağışlandı. Ölümünden kısa bir süre sonra babası Kadri Bey, Hicaz’a gidip Mekke’ye yerleşti ve orada vefat etti; Hicaz’ın İngilizler tarafından işgalinden sonra dönen eşi ise gözlerini kaybederek hayatını sefalet içinde tamamladı.
Ressamın İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde iki eseri bulunur. Biri, 1907 yılında yaptığı “Sahilde Aşk” isimli romantik bir tablodur. Diğeri, sonraları Güzel Sanatlar Akademisinin ilk öğrencilerinden olan tanınan kadın ressam Güzin Duran’ın 13 yaşındaki portresidir.