Muhtedi Billah

Muhtedi Billah

On dördüncü Abbasi halifesi olan Ebu Abdullah El Muhtedi Billah, 833 yılında Samarra yakınlarındaki Kâtûl’de doğdu. Halife Vasık Billah’ın oğlu olan Muhtedi Billah, Mu’tez Billah’ın 11 Temmuz 867 tarihinde azledilmesinin ardından komutanlar ve saray ileri gelenlerinin aralarında yaptıkları toplantı sonunda aynı gün halifeliğe seçildi. Onun halife olması Bağdat halkı tarafından tepkiyle karşılandı. Halk, halife adına biat almak için görevlendirilen Süleyman b. Abdullah b. Tahir’e saldırdı. Cuma hutbesi yine Mu’tez adına okundu. Bu sırada Bağdat’ta bulunan Halife Mütevekkil’in oğlu Ebu Ahmed’i halife yapmak için yoğun bir çaba başlatıldı. Ancak Ebu Ahmed yapılan teklifi reddedince 21 Temmuz 869’da Muhtedi Billah’a biat edildi. 

İsyanlar Durmadı 

Muhtedi halifelik görevini üstlenince Mu’tez döneminde başlayan isyanlar devam etti. Taberistan’da Hasan b. Zeyd tarafından başlatılan isyan, Rey Valisi Musa b. Boğa tarafından 869’da bastırıldı. Aynı yıl Hariciler isyan edip Musul şehrine girdiler. İsyanı bastırmak için gönderilen Abbasi kuvvetleri, isyancılar karşısında tutunamayınca isyan Samarra şehrini tehdit eder hâle geldi. Yine aynı yıl Şii inancına mensup Ali b. Muhammed El Zencî, Doğu Afrika sahillerinden getirilerek Basra çevresine yerleştirilen ve tarla ve tuzlalarda kötü şartlar altında çalışan Zencî köleleri zenginlik ve hürriyet vaadi ile 869 yılının Eylül ayında Abbasiler’e karşı isyan ettirdi. Zencîler, Basra’yı yakıp yıktı ve birçok kişiyi esir aldı. 

Muhtedi’yi de Türk Askerleri İndirdi 

Türk komutanlara güvenmediği için isyanlara müdahale etmekte acze düşen Halife Muhtedi, içine düştüğü çıkmazdan kurtulmak için Taberistan’daki isyanı bastırmak üzere görevlendirdiği Musa b. Boğa’yı Samarra’ya davet etti. Musa, Samarra’ya gelir gelmez halifenin sarayına gidip Divan-ı Mezalim’e başkanlık etmekte olan Muhtedi’yi Yârcûh et-Türkî’nin evine götürdü. Böylece onu Salih b. Vasıf’ın nüfuzundan kurtardı. Muhtedi’nin Musa b. Boğa ile kendisi aleyhine iş birliği yaptığını hisseden Salih bir süre Samarra’da saklandı. Daha sonra 870 yılının Ocak ayında yakalanarak öldürüldü. Halife Muhtedi, bu olayın ardından Türk komutanlar Musa ve Bayık Bey’i de bertaraf etmek için çareler aramaya başladı ve onları Musul’daki Harici isyanını bastırmakla görevlendirdi. Türk komutanları Samarra’dan uzaklaştırırken yerlerine de Mısır’ın yerli halkından teşkil edilmiş megaribe denilen ücretli askerleri devletin önemli mevkilerine getirmek istedi. Bunun üzerine 5 Haziran 870 tarihinde Türk askerleri, maaşlarının ödenmemesini bahane ederek ayaklandılar. Askerlerin ayaklanmasını fırsata çevirmek isteyen Halife Muhtedi, maaşlarının Musa’ya ve kardeşi Ebu Nasr’a verildiğini söyleyip onları bu Türk komutanları aleyhine kışkırttı. Amacı, onları birbirine düşürmek suretiyle bertaraf etmekti. Bu sebeple mektup yazarak Musa’yı Samarra’ya davet etti. Türk komutan Bayık Bey’den de Musa’yı öldürmesini istedi. Türk komutanları birbirine düşürmeyi amaçlayan bu planı fark eden Musa ile Bayık Bey, Muhtedi’yi makamından indirmeye karar verdiler. Samarra’ya gelen Bayık Bey halifenin sarayına giderek kendisiyle görüşmek istediğini bildirdi. Halife ise Bayık Bey’i muhafızlarına yakalatarak hapse attırdı. Bunun üzerine Bayık Bey’in koruması Ahmet b. Hakan, Muhtedi’nin sarayını kuşatma altına aldı. Muhtedi, makamından indirilmek istendiğini anlayınca kuşatmaya katılan askerlerden bir kısmını huzuruna kabul ederek kendisini önceki halifeler Mustain ve Mu’tez’e benzetmemeleri için tehdit etti. Aynı esnada hapse attırdığı Bayık Bey’i öldürttü. Bunun üzerine sarayda halife yandaşları ile Türk askerler arasında çatışma çıktı. Muhtedi’yi destekleyen Türk askerlerin de Bayık Bey’e bağlı birliklerin saflarına katılması üzerine Muhtedi çaresiz kaldı ve kaçmak istedi. Ancak yakalanıp Cevsak Sarayı’nda gözetim altına alındı. Yapılan her türlü ısrara rağmen görevinden azledilmeyi kabul etmedi. Ardından Musa b. Boğa ile diğer komutanlara mektup yazarak kendilerine haksızlık etmeyeceği sözünü verdi. Halife Muhtedi’nin sözüne itibar etmeyen başta Kayıglıg Bey olmak üzere diğer Türk komutanlar, 18 Haziran 870 tarihinde onu görevinden istifa ettirdiler. Ardından hapse attırıp öldürterek cenazesini Kubbetü’s-Suleybiyye’ye defnettiler. Bir yıl gibi kısa bir süre görevde kalan Muhtedi Billah, bu sürenin önemli bir bölümünü Türkleri ordudan tasfiye etmek için geçirdi.

Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.