Müstain Billah (Memlük)
Tam adı el-Müstain Billah Ebu’l Fazl el-Abbas el-Mütevekkil ve künyesi Ebu’l Fazl’dır. Mütevekkil Alellah’ın halifelik görevini üstlenen ilk oğludur. Annesi Hatun adında bir Türk cariyesidir. Rivayetlere göre, babası Mütevekkil Alellah önce kardeşi Ahmed’i veliaht göstermişken sonra kararını değiştirmiş ve kendisini veliaht tayin etmiştir. Babasının ölümünden dört gün sonra da Sultan Farac tarafından 1406 senesinde halifelik görevine atanmış ve Müstain Billah lakabını almıştır. Müstain, 1412 yılına kadar halifelik görevini önceki halifeler gibi sürdürdü. Ancak bu yıl sarayda bir darbe oldu ve bu darbe sonucunda Müstain Billah, halifeliğinin yanı sıra sultanlığı da uhdesine aldı. Onu sultanlığa taşıyan olaylar ise şöyle gelişti: Sultan Ferec’in emîrleri, Nevruz el-Hafizi ve Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi sultana karşı isyan çıkardılar. Bunun üzerine sultan, dört mezhebin başkadılarını ve halife ile beraber onların üzerine yürüdü. Ancak Sultan Ferec bu seferinde hiçbir başarıya ulaşamayıp kaçtığı gibi Halife Müstain Billah da isyancıların eline geçti.
Sultan Olması Teklif Edildi
İsyan başarıya ulaştığı için isyanı hazırlayanın sultanlığa geçmesi Memlûk geleneklerine uygundu. Ancak bu olayda isyan eden emîrlerin ikisi de güçlü ve söz sahibi kimselerdi. Bu yüzden tahta kimin oturacağı konusunda aralarında uzlaşma sağlanamadı. Bu kargaşalı durum çözüme kavuşturuluncaya kadar Müstain Billah’ın sultan olmasını uygun gördüler ve sultanlığı teklif ettiler. Müstain Billah önce bu teklife sıcak bakmadı. Sultan Ferec’e karşı bir konum almak istemiyordu. Türk ve Çerkes emîrlerin kendisini kabul etmeyeceğini düşünüyordu. Hem halife hem sultan olmasının ileride kötü bir sonuç doğurabileceğinden korkuyordu. Nevruz el-Hafizi ise kendisine güvence vererek onu desteklediğini bildiriyordu. Üzerinde sultanlığı kabul etmesi için şiddetli bir muhalefet ve baskı vardı. Bu sırada bir hileye başvuruldu ve Müstain Billah’ın Sultan Ferec’i görevinden aldığı haberleri yayıldı. Halife bu hile ile artık Sultan Ferec’e karşı bir konuma geldi. Israrlar neticesinde sultanlığı kabul etti. Müstain Billah sultanlığı kabul ederken birtakım şartlar ileri sürdü. Örneğin sultanlıktan haledildiği takdirde halifeliğini sürdürmeye devam edecekti. Şartları uygun görüldü ve emîrlerin de hazır bulunduğu biat töreni yapıldı. Biat töreninden sonra Müstain Billah emîrlerle ve Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi ile beraber -Suriye’nin bütün yönetimini Nevruz’a bırakarak- Mısır’a döndü, atama ve azil işlerine bakmaya başladı, adına para bastırıldı. Böylece Emeviler ve Abbasiler’de olduğu gibi, Memlûkler döneminde, hükümdarlık ve halifelik görevleri ilk ve son defa olarak onun şahsında birleşmiş oldu. Bu sıralarda Sultan Ferec, Şam’da sığındığı kalede Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi tarafından kuşatma altına alınmış ve sağ olarak ele geçirilmişti. Ferec’in akıbeti konusunda emîrler arasında anlaşmazlık baş gösterdi. Müstain Billah ise Ferec’in öldürülmesi gerektiği fikrindeydi; bu yönde karar alınması için kadılara baskı yapıyordu.
İskenderiye’de Hapse Atıldı
Kahire sarayında hükümdarlık ateşten gömlek giymek kadar tehlikeli olduğu için, görevi isteksiz bir şekilde kabul eden Müstain, hükümdarlık görevini sadece altı ay yürüttü. Tahtta bulunduğu süre içerisinde de tam bir yetki sahibi değildi. Kal’atülcebel’de yetkisiz bir sultan gibi yaşamaya mahkûm edilmişti. Ona tahtı bahşeden Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi ve Nevruz el-Hafizi idareyi kendileri yürütüyordu. Özellikle Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi tıpkı bir sultan gibi davranıyor, görevlileri tayin ederken veya azlederken kimseye müracaat etmiyordu. 1412 yılının Kasım ayı geldiğinde ise Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi, Müstain Billah’tan sultanlığı kendisine bırakmasını istedi. Eğer kaleden ayrılmasına, kendi evine gitmesine izin verilirse halife, onun bu isteğine uyacağını bildirdi. Ancak bu şartı kabul edilmedi. Dört mezhebin başkadılarının da hazır bulunduğu bir mecliste sultanlıktan haledildi. Şeyh el-Müeyyed el-Mahmudi, el-Müeyyed lakabıyla yeni hükümdar oldu. Görevinden alındığı halka duyurulan Müstain Billah halifelik unvanını taşımaya devam etti. Ancak ailesi ile birlikte kale içinde bulunan evlerin birinde kalmaya zorlandı. Halktan kimselerle görüşmesine engel olundu. Kapısına da bekçiler görevlendirildi. Müstain, 1414 yılında sultan tarafından halifelik görevinden de azledildi. Kaledeki üç senelik mahpusluğundan sonra bu sefer de 1418 yılında İskenderiye’ye gönderilip orada hapis yattı. Müstain, bir darbe ile 1422 yılında Kahire sarayında hükümdarlık görevini ele geçiren Barsbay tarafından bırakılana kadar hapiste kaldı. Ancak serbest kaldıktan sonra Kahire’ye gelmesine müsaade edilmedi, zaten o da İskendireye’den ayrılmak istemedi. Burada ticaretle uğraştı. Haksız bir şekilde halifelikten azledildiğine inandığı için kendini meşru halife olarak gördü ve veliaht tayin etme hakkının kendisine ait olduğunu savundu. Onun için oğlu Yahya’yı veliaht atadı. Müstain Billah, 1431 yılında İskendireye’de yakalandığı vebadan vefat etti. Şeyhül İslam İbn Hacer onun için yazdığı ünlü kasidesinde hakkında şu sözleri kullanmıştı:
Meliklik sağlam temeldedir aramızda
Âdil Abbasi el-Müstain vasıtasıyla
Memlüklar ve Memlük Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ankara, Ekim 2019.