Muti Lillah
Yirmi üçüncü Abbasi halifesi olan Ebü’l Kasım El Muti Lillah El Fazl b. Cafer El Muktedir Billah, 914 yılında Bağdat’ta doğdu. 24 yıl Abbasi halifeliği görevini yürüten Muktedir Billah’ın oğlu olan Muti Lillah, babasının çevresindeki iktidar çekişmeleri nedeniyle uzunca bir süre gözlerden uzakta yaşadı. Şii kökenli Büveyhoğulları’nın Bağdat’ı işgal etmeleri, ona halifelik yolunu açtı. Büveyhoğulları Emîri Muizüddevle, önce Mustekfi Billah’a biat ettiyse de bir ay kadar sonra çeşitli suçlamalarla onu görevinden indirip gözlerine mil çektirdi ve yerine 29 Ocak 946 tarihinde Muti Lillah lakabıyla Ebü’l Kasım Fazl’ı geçirdi. Muti Lillah, Abbasi Devleti’nin büyük ölçüde zayıfladığı bir dönemde halife olduğu için makamı etkinliğini büyük ölçüde yitirmişti. Devletten maaş alan bir kimse durumuna düşürülen halifeye günlük 2000 dirhem ödendi. Kendisine yıllık 200 bin dinar gelir getiren araziler tahsis edildi. Ayrıca yetki alanı sadece yargı, cami, mescit gibi dinî kurumlar ve Abbasi soyundan gelenlerin adli işlerine bakan Abbasi nakipliği ile sınırlandırıldı. Büveyhoğulları’nın gölgesinde Bağdat sarayını yöneten Muti Lillah için en büyük tehditlerden biri de 969 yılında Fâtımîler’in Mısır’ı ele geçirmesi üzerine baş gösterdi. Şiiliğin İsmaili kolundan olan Fâtımîler’in, Bağdat’a da egemen olmaması için Abbasiler’i Bağdat’a hapseden Büveyhoğulları, Hamdaniler ve Karmatîlerle iş birliği yaptı. Bu ittifak neticesinde Fâtımîler, Suriye sınırlarına yayılamadılar. O dönemde egemenliğin sembolü hutbelerde halifenin adının okunması olduğu için Muti Lillah’ın ismi okunmaya devam etti. Bu arada Büveyhoğulları, Bağdat’a hâkim olmalarından itibaren devleti şirket gibi yönetmeye başladılar. Büveyhî emîrleri, Muti’nin zamanında Abbasi hilafetinin İslam dünyasındaki hukuki-manevi otoritesini her fırsatta kendi hanedanları yararına kullanmaya çalıştılar. Bundan dolayı halife, mahallî hükümdarlara onların istekleri doğrultusunda tayin menşuru ve şeref unvanı vermek zorunda kaldı. Bu arada, Büveyhoğulları 961 yılında mali problemlerle karşılaştılar. Hazinenin yaşadığı gelir sıkıntısını aşmak için Başkadılık makamını yıllık 200 bin dirhem karşılığında ihale ettiler. Buna karşılık Muti Lillah başkadının tayin evrakını imzalamayarak tepki gösterdi. Ayrıca daha önce bir örneği görülmeyen bu uygulama hem Sünniler hem Şiiler tarafından şiddetle eleştirildi. Fakat karar 963 yılına kadar yürürlükte kaldı.
Aşure Günü Resmî Bayram Oldu
Büveyhoğulları’nın diğer devletlerle olan ilişkileri de Muti’nin konumunu olumsuz etkiledi; nitekim Samaniler, 955 yılına kadar onun yerine Mustekfi Billah adına hutbe okutmaya devam ettiler. Muti devrinde Şiiler birtakım dinî ve sosyal faaliyetler gerçekleştirdiler ve 963 yılından itibaren aşure matemiyle Gadîr-i Hum Bayramı’nı törenlerle kutladılar. Bu da Sünnilerle Şiiler arasında gerilime yol açtı. Diğer yandan daha önce Karmatîler tarafından Kâbe’den alınarak Bahreyn’e götürülen Hacerülesved de Muti Lillah’ın ödediği 30 bin dinar karşılığında yerine konuldu.
Bizans’la Mücadele Hamdanilere Bırakıldı
Bağdat’ın işgal altında olması ve Abbasi Devleti’nin zayıflamasına paralel, Muti Lillah döneminde Bizans Devleti ile sınır mücadeleleri Hamdanilere bırakıldı. Urfa, 971 yılında Abbasiler’in elinden çıkıp Bizans’ın eline geçti. Ayrıca Nusaybin ve Diyarbakır’ı da talan eden Bizans kuvvetleri, Abbasi Devleti’ni güç durumda bıraktı. Katliamlardan kaçan insanlar Bağdat’tan çare beklediler. Ancak halifenin ne askerî ne de mali gücü vardı. Buna rağmen, Büveyhî Emîri Bahtiyar ondan Bizanslılara karşı kullanılmak üzere 400 bin dirhem almayı başardı.
Büveyhoğulları da Türkleri Hedef Aldı
Paralı asker olarak geldikleri Abbasi Devleti’nde ayrı bir denge unsuruna dönen Türk askerler, Büveyhoğulları’nın hükümdarı Bahtiyar’ı da rahatsız ediyordu. Bunun için Bahtiyar, öncelikle Başkomutan Sebük Tegin’i bertaraf etmek istedi. Sebük Tegin’i zayıflatmak için Ahvaz’daki Türk komutanı Bah Tegin ile Türklerin diğer ileri gelenlerini tutuklatıp mallarına el koydu. Bunun üzerine Sebük Tegin askerleriyle harekete geçerek 1 Ağustos 974’te Bağdat’ta iktidarı ele geçirdi ve Bahtiyar’ın kardeşleri Ebu İshak ile Ebu Tahir’i anneleriyle birlikte tutuklattı. Büveyhoğulları ve Türkler arasındaki iktidar çekişmesinde tarafsız kalmaya çalışan Muti Lillah olaylara karışmak istemediğinden Bağdat’tan ayrılmak için hazırlıklara başladı; fakat Sebük Tegin tarafından engellendi ve sarayında gözaltına alındı. Esasen Muti Lillah, halifelik koltuğuna oturmadan önce yakalandığı kısmi felç ile mücadele ediyordu. Bunun üzerine Muti Lillah, Sebük Tegin’in tavsiyesine uyarak halifelik görevini, 5 Ağustos 974 tarihinde Sebük Tegin’in kızıyla evlenen ve Tai Lillah lakabını alan oğlu Ebubekir Abdülkerim’e bıraktı. Bağdat’ta siyasi emniyeti sağlayan Sebük Tegin ve Türk askerleri, Büveyhoğulları’nın hükümdarı Bahtiyar ile savaşmak için Vasıt’a doğru harekete geçtiklerinde Muti Lillah da orduyla birlikte sefere katıldı. Fakat Deyrülakül’a gelindiğinde 12 Ekim 974 tarihinde vefat etti. Cenazesi Bağdat’a götürülerek Rusafe’de babası Muktedir Billah’ın türbesine gömüldü.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.