Ömer Bin Abdülaziz
680 yılında Medine’de doğan Ömer b. Abdülaziz, çocukluğunun ilk yıllarını doğduğu şehirde, dayılarının yanında geçirdi. Küçük yaşta Kur’an’ı ezberlemesi nedeniyle babası onu İslami ilimler sahasında yetişmesi için Medine’de ilmiyle şöhret bulan Sâlih b. Keysân’a emanet etti. Tabiin döneminin büyükleri arasına girmeyi başaran Ömer b. Abdülaziz, Medine’de Enes b. Mâlik ve dayısı Abdullah b. Ömer başta olmak üzere çok sayıda sahabenin meclisinde bulundu. Aynı şekilde tabiinin ilk kuşağından Ubeydullah b. Abdullah ile Saîd b. Müseyyeb ve Urve b. Zübeyir gibi ilk bilginlerin derslerini dinledi. Daha sonra Mısır valisi olan babasının yanına gitti ve ergenlik dönemine kadar orada kaldı. Babasının 705 yılında vefat etmesi üzerine Halife Abdülmelik onu Şam’a getirdi ve kızı Fatma ile evlendirdi. 26 yaşında Hicaz valisi oldu. İlme olan merakı nedeniyle, valilik görevinde de Medine’nin önde gelen âlimlerinden kendisine bir danışma meclisi oluşturdu. Yedi yıl yürüttüğü valilik görevi sırasında beş defa hac emirliği görevini üstlendi. Halife I. Velid b. Abdülmelik’in emri ile Peygamber Mescidi ile birlikte Medine’deki diğer mescitlerin restorasyonunu yaptırdı. Irak Genel Valisi Haccac’ın zulme varan uygulamalarını eleştirmesi nedeniyle 712 yılında görevinden azledildi.
İttifakla Halife Seçildi
Görevinden alındıktan sonra Şam’a yerleşen Ömer b. Abdülaziz, burada Emevi idaresinin yaptığı yanlışları eleştirmeye devam etti. Onun en büyük eleştirilerinden biri de Halife Velid b. Abdülmelik’e oldu. Kardeşi Süleyman b. Abdülmelik’i veliahtlıktan azledip yerine kendisini getirmek isteyen Velid b. Abdülmelik’e ilk karşı çıkan o oldu. Ancak Ömer b. Abdülaziz’in başına halifelik tacı Süleyman b. Abdülmelik’ten sonra kondu. 717 yılında vefat eden Süleyman’ın yerine halifelik koltuğuna oturan Ömer b. Abdülaziz, bu önemli göreve bilgisi dışında getirildiğini söyleyerek affını istese de 22 Eylül 717’de yapılan biat törenine katılanlar onun görevde kalmasını sağladılar.
Hz. Ömer’i Kendine Örnek Aldı
Ömer b. Abdülaziz döneminde bir öze dönüş hareketi başlatıldı. Yaptığı ilk iş, Hz. Ömer döneminin uygulamalarını incelemek oldu. Ardından Medine’de yaptığı gibi devletin ileri gelen bilginlerinden kendisine bir danışma meclisi oluşturdu. Şam’a gelemeyen alimlerden de mektupla görüş aldı. İki yıl süren İstanbul kuşatmasından sonuç alınamayacağını görünce Mesleme b. Abdülmelik komutasındaki orduyu geri çağırdı. Ardından Darende halkını tahliye ederek Malatya’ya yerleştirdi. Suriye’nin sahil şehri Lazkiye’yi de yeniden inşa ettirip, kale surlarını güçlendirdi. Aynı şekilde Orta Asya’da ulaşılan hedeflerin korunarak yeni fetihlere girişilmemesi emrini verdi. Aynı dönemde İspanya’nın güney bölgesi de Vizigotlardan alındı. Yaptığı bir önemli değişiklikte saraydaki lüks yaşama son vermek oldu. Saraydaki gösterişli eşyaları devlet hazinesine koyduran Ömer b. Abdülaziz, köle ve cariyeleri azat etti. Aynı şekilde Cuma hutbelerinde sadece halifenin esenliği için yapılan duaları da bütün Müslümanların esenliği için yapılan duaya çevirtti. Kendinden önceki saltanat görüntülerinin yaptığı tahribatı onar-maya çalışan Ömer b. Abdülaziz, bu nedenle İslam tarihinde Hulefa-ı Raşidin halifeleri içinde sayılmıştır. Halka iyi muamele etmeyen ve yetkisini suistimal eden yöneticileri görevden alarak idari resterasyona giden halife Ömer, yaptığı atamalarda da ölçü olarak liyakat, dindarlık ve dürüstlüğü esas aldı. Devletin sadece halifelik kurumu ile ayakta duramayacağını belirterek, yürütme, yargı ve maliye hizmetlerini de halifelik görevi ile eş gördü. Bu görevlere getirdiği kişilerde bilginin yanında dindarlığı da ölçü olarak aldı. Onun dönemi devlet hizmetinde çalışan gayri müslimler için dramatik oldu. Kötülüklerinden emin olunamayacağı gerekçesiyle Müslüman olmayan çalışanların görevlerine son verdi. Aynı şekilde valilerin halktan hediye almalarını yasakladı. Ayrıca ticarethane işletmelerini, ticari ortaklıklara girmelerini men etti. Halkın sonuç alamadığı sorunlarına çözüm bulmak amacıyla Cuma günlerini Mezalim Mahkemesi duruşmalarına ayırdı. İdam ve el kesme gibi ağır cezaların kendisinin onayı olmadan infaz edilmesini yasakladı. Aynı şekilde kırbaç cezasını kaldırdı. Cezaevlerinde yaptığı ıslah çalışmaları ile ağır suçlular ile hafif suçluları birbirinden ayırdı.
Ümeyyeoğullarının Mallarını Müsadere Ettirdi
Onun halk tarafından sevilmesini sağlayan en önemli uygulamalarından biri de Emevi Devletinin kurucusu Muâviye’den itibaren Ümeyyeoğullarına mensup kişilerin ve onların göreve getirdikleri valilerin edindikleri haksız gelirleri tespit ettirmek oldu. Ömer b. Abdülaziz, yaptırdığı mal tespiti sonucunda gasp edildiğine kanaat getirdiği malları sahiplerine iade ettirdi. Bu nedenle Muâviye tarafından gelirleri oğlu Mervân’a bırakılan ve süreç içinde kendisine miras kalan Fedek arazisini Hz. Ali ailesine iade etti. Bu uygulamalardan en çok rahatsız olan da yine mensubu olduğu Ümeyyeoğulları hanedanı oldu. Kendisini ölümle tehdit eden yakınlarına aldırmadan yeniliklerini sürdüren Ömer b. Abdülaziz, tehditlerin devam etmesi üzerine karşı hamle yaparak devletin merkezini Medine’ye taşıyarak, halifelik sistemini şura sistemine çevirmekle tehdit etti. Müslümanların sorumluluğunu üstlendikten sonra, sarayda oturmak yerine Halep yakınlarındaki Hunâsıra’ya yerleşen Ömer b. Abdülaziz, resmî ve sivil heyetleri çoklukla orada kabul etti. Hz. Ömer gibi mütevazı bir hayat sürmeyi tercih ederek, kendisine getirilen her türlü hediyeyi hazineye bıraktı. Eşine ait değerli mücevherleri ve fazla eşyayı da hazineye terk etti. Halifelik görevi karşılığında maaş almayı reddetti. Hz. Ali’den itibaren devlet içinde muhalif olanlara da devlet yönetiminde söz hakkı tanıyarak iç barışı tesis eden Ömer b. Abdülaziz, Cuma hutbelerinde Hz. Ali ve ailesine yapılan hakaret ve lanetlemelere de son verdirdi. Haricilerin devlet içinde en rahat ettikleri dönem onun dönemi oldu. Onlarla aynı mecliste buluşup, eleştirdikleri pek çok konuyu tartışmaktan çekinmedi. Böylece çeşitli konuları tartışarak kendisinden sonra halife olacak olan Emevi Hanedanından gelen beşinci halife Abdülmelik b. Mervân’ın oğlu Yezid b. Abdülmelik’in veliahtlığı dışındaki bütün sorunlarda onlara görüşlerini kabul ettirdi. Ayrıca insanın külli iradenin kontrolünde bir varlık olduğunu ve insanın masumiyetini savunan kaderci anlayışı benimseyen Cebriye ekolüyle ilgili bilimsel tartışmalar yapıp, bu ekolü savunanların liderliğini yapan Gaylân El Dımaşki’yi ikna etmeyi başardı. Görüşlerini savunmakta ısrar edenleri de Şam dışına sürgün etti.
Devlette Eşitlik İlkesini Yerleştirdi
Emeviler döneminde Arap olmayan Müslümanlar, bir şekilde Arapların kölesi gibi muamele görüyordu. Mevali denilen Türklerin de aralarında bulunduğu bu insanlar Ömer b. Abdülaziz tarafından Araplarla eşit haklara kavuştu. Müslüman olsalar dahi Mevaliden alınmaya devam edilen cizye vergisi kaldırıldı. Aynı şekilde Müslüman olmayan halkın elinden alınan malları ve ibadethanelerini de kendilerine iade etti. Ayrıca gayri müslimlerin ruhban sınıfına mensup olanlarını ve cizye ödemekte zorlananları geçici süreyle cizyeden muaf tuttu. Sosyal yardımları artırarak yaşlı ve bakıma muhtaç kişilere hazineden ödenek ayırdı. Daha önce vergi kaybına uğranılacağı kaygısıyla gayri Müslimlerin kitlesel olarak ihtida etmesine izin vermeyen sistemi ortadan kaldırdı. Kuzey Afrika’daki Berberi kabilelerin tamamının Müslüman olması onun çağrısıyla oldu. Aynı şekilde büyük katliamlar yapılarak ele geçirilen Orta Asya’da, Hindistan’da ve Mısır’da insanların İslama girişleri hızlandı. Daha önce fethedilen toprakların değerli olanlarına Müslümanlar tarafından el konulmasını da yasakladı. Bu toprakların Müslümanların ortak mülkü olduğu görüşünü savunarak 718 yılından itibaren gayri Müslimlerden ele geçirilen toprakların satışını yasakladı. Böylece bu topraklardan hem haraç vergisi, hem de öşür vergisi aldı. Ayrıca dinî bir dayanağı olmayan vergilerin tamamını kaldırdı. Vergi gelirlerinin harcanmasında halkın refah seviyesinin artırılmasına öncelik verdi. Gelir dağılımındaki eşitsizliği gidermek için, ülkenin geri kalmış bölgelerinin kalkınmasına öncelik verdi. Bu nedenle onun kısa süren yönetimi döneminde Emevi Devletinde önemli bir kalkınma gerçekleşti. Sosyal devlet uygulamasının ilk örneklerine rastlanılan bu dönemde, ticaretle uğraşan kişiler dışında kalanlara maaş bağlanması nedeniyle ülkede yoksulluk seviyesi sıfıra yaklaştı. Artan zenginliğe paralel devletin zekat ve vergi gelirlerinde büyük bir artış oldu. Hazine imkanlarının genişlemesine paralel, fakir bekârları evlendirmek gibi çeşitli fonlar kuruldu. Aynı şekilde aşevleri, yolcular için konaklama merkezleri yapıldı. Hadis ve Kelam gibi dini ilimler sahasında yetkin bir isim olan Ömer b. Abdülazîz, tâbiîn neslinden Ehl-i sünnet kelâmcılarının ilklerinden sayılmıştır. Cebriye itikadını eleştiren bir risale yazan Ömer b. Abdülaziz, sahih hadislerin derlenmesi yolundaki ilk çalışmaları başlatan muhaddislerden olmuştur. Dönemin hadis bilginlerinden Zührî, onun emriyle derlediği hadisleri çoğaltıp çeşitli bölgelere göndermiştir. Süryânîce bazı tıp kitaplarını Arapça’ya tercüme ettirdiği bilinen Ömer b. Abdülaziz döneminde insanlar İslamın insanlara gönderiliş amacını yeniden anlamaya başlamıştır. Halkın büyük sevgisini kazanan Ömer b. Abdülaziz, 10 Şubat 720 günü Humus’a bağlı Deyrsemân’da vefat etti.
Kaynak: Emeviler ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ankara, Ekim 2016.