Pablo Picasso
25 Ekim 1881 tarihinde İspanya’nın Malaga şehrinde doğdu. Babası ressam ve resim öğretmeniydi. Küçük yaşta resim yapması için babası tarafından yönlendirildi ve resim yeteneği kısa bir sürede keşfedildi. 1895 yılında Barselona Güzel Sanatlar Okuluna kabul edildi. 1901 yılından itibaren, annesinin soyadı olan Picasso’yu kullanmaya başladı. İlk eserleri İspanyol dergisi Juventut’ta yayımlandı. 1900 yılında ilk kez Paris’e gitti, dönemin yenilikçi sanatçılarının yaşadığı Montmartre semtinde bir süre yaşadı. 1901-1904 arasını kapsayan erken dönem eserlerinde, sıradan insanlar, sirk palyaçoları ve akrobatların resimlerini yaptı. Tablolarında bu yaşamın hüzünlü yanını resmetti. Onun bu dönemi, sanat tarihçileri tarafından Mavi Dönem olarak tanımlanmaktadır.
Bir süre sonra Georges Braque ile Kübizmin temellerini attı. 1907 yılından 1914 yılına kadar Kübist tarzda tablolar yaptı. Bu tablolarının genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılması olarak adlandırılır. İspanya İç Savaşı’nın tüm şiddetiyle sürdüğü 1937 yılında yaptığı Ağlayan Kadın tablosu da bu tür resimlerinden biridir. İspanya İç Savaşı’nda yaşanan acıları, genelleştirerek tüm savaşların insanlara verdiği zararı ve anlamsızlığını anlatmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Roma’da yaşadı. Burada sahne dekoratörü olarak çalışırken dansçı Olga Kokhlova’yla tanıştı. İkinci eşi olan Kokhlova ve oğlunun birçok portresini yaptı. 1920’li yılların başından itibaren Klasisizm akımına geri döndü, bu dönemde ayrıca mitolojiden de esinlendi.
Cumhuriyet hükûmetinin bir askerî darbeyle yıkılmaya çalışılması ve ardından çıkan ve 3 yıl süren iç savaşın yaşattığı acıları çok sayıda eserinde konu olarak işledi. İkinci Dünya Savaşı’nın, bir laboratuvardaki denemesine benzetilen İspanya İç Savaşı sırasında, General Franco’yi destekleyen Hitler Almanyası’nın gönderdiği savaş uçaklarıyla Guernica’da yapılan sivil katliamından etkilendi. ’nun bu katliam üzerine Kübizm anlayışına göre yaptığı “Guernica” tablosu savaşın ve faşizmin acımasızlığını işledi. Guernica resminde savaşın ve faşizmin karanlık yüzünü simgeleyen siyah ve tonları kullanıldı. Yaklaşık bin 600 kişinin hayatını kaybettiği Guernica Katliamı’nın ardından Cumhuriyetçi İspanyol hükümetinin isteği üzerine 15 gün içinde yapılan bu resim, ülke ülke dolaşarak İspanya İç Savaşı’nda yaşananlardan milyonlarca insanın haberdar olmasını sağladı.
Bir sergi sırasında kendisine, Guernica tablosuyla ilgili “Bu resmi siz mi yaptınız?” sorusunu yönelten Alman generale, “Hayır, siz yaptınız.” yanıtını verdi. Guernica tablosu, şu anda Madrid’teki Reina Sofía Müzesi’nde sergilenmektedir.
Bir genelevdeki beş hayat kadınını temsil eden ve Kübizm akımının en önemli örneklerinden biri olarak görülen eser Avignonlu Kızlar ise Fransa’da 1907’de çizildi. Avignonlu Kızlar adlı tablosunda birçok öğeden yararlandı. Resmi bitirmek için kendisini âdeta atölyeye hapsetti. Yaklaşık altı metrekarelik bir tuval resmi olarak 1907 sonunda resmini tamamladı. Ressam dostları bu yeni tablo karşısında şok yaşadılar ve hiç beğenmediler. Resmin gerçek değeri ise bir süre sonra anlaşıldı.
Toplam eser sayısı, 100 bin baskı, 34 bin kitap resmi ve 300 heykel, birçok seramik ve çizim ile Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi. Ayrıca politik duruşuyla da tanındı, faşizme karşı duruşunu açıkça ortaya koydu. Picasso, “İspanya'nın mücadelesi, insanlara, özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. Ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. Benim gericilikle ve ölümle anlaşma içinde olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir?.. Üzerinde çalıştığım ve Guernica ismini vereceğim resimde ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, İspanya'yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim.” dedi.
Sanatçı, ressamlığının yanında yazar ve şair olarak da gündeme geldi. Şiirler kaleme aldı, sürrealist bir oyun yazdı.
8 Nisan 1973’te, Fransa’da 91 yaşında vefat etti.