Rene Magritte
Belçika’da 1898'de, Lèopold Magritte ve Adeline Magritte'in en küçük çocukları olarak doğdu. 1910 yılında çizim dersleri almaya başladı. 1912 yılında annesi Sambre Nehri'ne atlayarak intihar etti. O dönemde annesinin sudan çıkartılışına şahit oldu. 1918'e kadar iki sene boyunca Brüksel'deki Académie Royale des Beaux-Arts'a devam etti. 1922 yılında, 1913'te tanıştığı Georgette Berger ile evlendi.
Brüksel'deki Galerie la Centaure ile tam zamanlı olarak çizim yapmasına olanak sağlayan bir anlaşma imzaladığı 1926 yılına kadar, önce bir duvar kağıdı fabrikasında çalıştı. Daha sonra da afiş ve reklam tasarımcılığı yaptı. 1926'da ilk gerçeküstücü resmi olan Kayıp Jokey’i (Le Jockey Perdu) çizdi. 1927'de ise ilk sergisini Brüksel'de açtı. Bu sergisi hakkında aldığı eleştirileri kaldıramadı, başarısızlığın getirdiği depresyon sebebiyle Paris'e taşındı. Paris'te André Breton ile arkadaş oldu ve gerçeküstücülerin arasına girdi.
Kariyerinin ilk zamanlarında, dostu Edward James, ressamı evinde kira ödemeden kalması ve resim yapması için destekledi. James, sanatçının The Pleasure Principle ve La Reproduction Interdite isimli iki resminde de yerini aldı.
II. Dünya Savaşı'nda Almanya Belçika'yı istila ettiği sırada Brüksel'de kaldı ve Breton’la arasında bir kopukluk yaşandı. İlk dönem resimlerinde görülebilen vahşet ve karamsarlığı bu dönemde terk eden ressam, daha sonraları bu temalara geri döndü.
ABD’de resimleri ilk olarak New York'ta 1936 yılında sergilendi. Aynı şehirde daha sonraki yıllarda, 1965'te Modern Sanat Müzesi'nde, 1992'de ise Metropolitan Museum of Art'ta iki sergisi oldu.
Çalışmalarına olan ilgi 1960'larda arttı ve resimleri pop, minimalist ve kavramsal sanata ilham kaynağı oldu. Ressam, 2005'te oluşturulan En Büyük Belçikalılar (De Grootste Belg) listesinin Valonya versiyonuna dokuzuncu, Flaman Bölgesi versiyonunda ise on sekizinci sıradan girdi.
Çalışmalarını çoğunlukla bilinen şeylere yeni manalar kazandırmaya ve sıradan nesneleri alışılmadık bir içerikle göstermeye dayandırdı. İmgelerin İhaneti (La trahison des Images) isimli çalışması, objelerin göründüklerinin dışındaki anlatımsal kullanımına örnek oluşturdu. Bu resimde tütün dükkânı reklamının modeli gibi görünen bir pipo çizdi. Söz konusu piponun hemen altına "Bu bir pipo değildir." yazdı. Bu cümle ilk başta bir çelişki gibi görünse de esasında doğruydu çünkü resim, bir pipo değil; piponun bir görüntüsüydü.
Sanatının özünü oluşturan gizem temasıyla bütünleşti. Her zaman akılcı bir yaklaşımla hareket etti. Bu yaklaşımları akılcı felsefeye olan ilgisinden kaynaklandı. Hegel, Martin Heidegger, Jean Paul Sartre ve Michel Foucault isimli filozoflarla mektuplaşarak düşünce alışverişinde bulundu.
15 Ağustos 1967'de pankreas kanserinden vefat etti ve Brüksel'deki Schaarbeek Mezarlığı'na gömüldü.