Salih Nureddin el-Heysemi

Salih Nureddin el-Heysemi

1335 yılının Mart ayında, Kahire’nin yakınındaki Fustat şehri ile Mukattam Dağı arasında bulunan Fustat Sahrası’nda doğdu. Tam adı Ebu’l-Hasan Ali b. Ebibekr b. Süleyman b. Ebibekr b. Ömer b. Salih Nureddin el-Heysemi’dir. Hadis âlimi olduğu için "el-Hafız", Mısırlı olduğu için "el-Mısri", amelde Şafii mezhebine tabi olduğu için de kendisine "eş-Şafii"  lakapları verildi ve oradaki Ebü’l-Heysem köyüne nispetle “Heysemi” diye anıldı.

Çocukluğu Fustat Sahrasında, insanlardan uzak, tenha ve sade bir yerde geçti. Küçük yaşta ilk olarak Kur’an-ı Kerim’i öğrenip ezberlemeye başladı. Ailesi hakkında kaynaklarda detaylı bir bilgiye rastlanmamaktadır. Sadece babasının Fustat Sahrası’nda küçük bir dükkân sahibi olduğu ve geçimini ticaretle sağladığı belirtilmektedir. İlköğreniminden sonra on beş yaşlarında iken ilim tahsili için Kahire’ye gitti ve oradaki hocalardan ve âlimlerden ders aldı. Değişik hocalardan faydalandığı sırada kendisinden on yaş büyük olan ve devrin âlimlerinden Zeynüddin el-Iraki ile tanıştı. Zeynüddin el-Iraki ile arkadaşlık kurdu ve bundan sonra vefatına kadar ondan hiç ayrılmadı. Zeynüddin el-Iraki’nin en iyi öğrencisi ve en güvendiği insan oldu. İşlerini Heysemi’den başkasına emanet etmeyen Iraki, çocuklarını Dımeşk yolculuğunda ona emanet etti. Hac seyahatlerinin tümünü, ilim yolculuklarının ise çoğunu hocasıyla beraber yaptı; Mısır, Kahire, Harameyn, Beyt-i Makdis, Dımeşk, Ba’lebek, Halep, Hama, Hıms, Trablus şehirlerine yaptığı ilim yolculuklarında ona eşlik etti. Hadis ilmini ondan aldı, eserlerinin çoğunu huzurunda okudu ve imla meclislerinin genelini onun yanında yazdı. Ayrıca hocasının bazı kitaplarını Heysemi kaleme aldı, hocasının rivayet ettiği bazı hadislerin tahricini yaptı. 

Zeynüddin el-Iraki ile beraber Ebu’l-Feth el-Meydumi, İbn Mülük ve İbn Katravani gibi Mısır âlimlerinin yanında İbn Habbaz, İbn Hamevi ve İbn Kayyım ez-Ziyaiyye gibi Şam’ın ileri gelen hocalarında da ders aldı. Bu isimlerin dışında İbn Baba, Takıyyüddin es-Sübki ve İbn-ü Şahidi’l-Ceyş’ten de ilim öğrendi. Iraki, Heysemi’ye olan güveni ve sevgisi sebebiyle onu kızı Hatice ile evlendirdi ve bu evlilikten çocuk sahibi oldu. Heysemi de hocasının yanında kaldığı on altı yıl içerisinde hem ona hizmet etti hem de ilminden faydalandı. Elli altı yıl boyunca hocası Iraki’ye ve ailesine hizmet etti. 

Süyuti, Heysemi’nin ezberindeki hadis metinlerine çok vâkıf olduğuna işaret ederek ilim meclislerinde iken hadisler hakkında soru sorulduğunda Iraki’nin hemen Heysemi’ye sorduğunu ve bundan dolayı mecliste bulunan yabancıların Heysemi’yi hocası Iraki’den daha büyük hafız zannettiklerini ifade etmektedir. Allame Sehavi ise Heysemi’nin sürekli olarak hocası Iraki’nin hizmetinde bulunup kitaplarını yazmakla meşgul olduğunu, hocasının vefatından sonra ölümüne kadar geçen bir senelik süre zarfında kendisinden çokça hadis talep edilmesine karşılık şımarıp tavırlarını değiştirmediğini ifade etmektedir.

Sevdiği ve güvendiği insanların kanaat ve düşüncelerini kabul ederdi. Bundan dolayı muhaddislerin zayıf kabul ettikleri bazı meşhur isimler hakkında zayıf hükmünü vermeyip sadece isnadda zayıflığın varlığına işaret etmekle yetinirdi. Iraki ile birlikte çokça hadis rivayet etti. Hocasının vefatından sonra da insanların iltifatlarına mazhar oldu, kendisinden çokça hadis talebinde bulunuldu. 

Hayatının büyük bir bölümünü ilme adadı. Bunu gerçekleştirmek için ilim merkezlerini dolaştı, hocalardan ders aldı ve ender şahsiyetlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Heysemi’nin hadis alanında yetişip de yeterince bilgi sahibi olduğunu hocası Iraki fark edince onu Sahihayn ve Kütüb-i Sitte üzerine zevaid çalışması yapmaya yönlendirdi ve ona bu konuda yardımcı oldu. Heysemi, hocasının eserlerinden faydalandı ve eserlerinin çoğunu ondan okuyarak kendisinden hadis dersleri aldı. Özellikle Taberani’nin üç Mu’cemi; Ahmed b. Hanbel, Bezzar ve Ebu Ya’la’nın Müsnedlerinin Kütüb-i Sitte’ye zevaidleri gibi zevaid kitaplarının oluşturulmasında hocası onu eğitti ve ona yol gösterdi. Heysemi, hocasının kendisinden cem etmesini istediği, kendisini yönlendirdiği ve kendisine yardımcı olduğu zevaid çalışmasına ilk önce Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inin zevaidini ele alarak başladı, onu iki cilt hâlinde oluşturdu. Bu çalışmasını bitirince Iraki bu çalışmaya "Gayetü’l-Maksad fi Zevaidi İmam Ahmed" ismini verdi. Sonra aynı şekilde Bezzar’ın Müsnedini ele aldı ve buna da "Keşfü’l-Estar" ismini verdi. Bu eser Muhaddis Şeyh Habibu’r-Rahman el-A’zami’nin tahkiki ile 4 cilt hâlinde Müessesetü’r-Risale tarafından neşredildi. Üçüncü olarak İbn Hemedan’ın rivayetiyle Ebu Ya’la el-Mevsıli’nin Müsned’inin zevaidini yaptı ve buna da "Maksadu’l-A’la fi Zevaidi Ebu Ya’la el-Mevsıli" ismini verdi. Dördüncü olarak Taberani’nin "Mu’cemü’l-Kebir"inin zevaidini ele aldı ve buna "Bedru’l-Munir" ismini verdi. Daha sonra bu eseri Mu’cemü’l-Evsat ve Mu’cemü’sSağir ile tek bir tasnif hâlinde tamamladı ve bu çalışmaya da "Mecmau’l-Bahreyn fi Zevaidi’l-Mu’cemeyn" ismini verdi. Daha sonra bütün bu zevaidleri tek bir kitapta, isnatlarını hazfetmekle birlikte hadislerin sıhhat derecelerini belirtip bazı ravilerin de cerh ve tadilini yaptıktan sonra konuları da fıkhi bablara göre düzenledi ve bu esere "Mecmau’z-Zevaid ve Menbau’lFevaid" ismini verdi. Bu eser on cilt hâlinde basıldı. Aynı şekilde İbn Hibban’ın Sahih’ini Sahihayn’dan ayrı tuttu, Darekutni’nin Efrad’ını, Ebu Temmam’ın Fevaid, Hal’iyyat ve Gaylaniyyat’ının hadislerini iki cilt hâlinde bablara ayırdı. İbn Hibban ve Icli’nin Sika’ları ile Ebu Nuaym’ın Hilyetü’l-Evliya’sını alfabetik sıraya göre tertip etti. 

Kahire’de 807 yılının Ramazan ayının 29. gecesinde (31 Mart 1405) vefat etti ve Kahire’deki Berkukiyye kapısının dışında defnedildi.

Son kitabını tamamlayamadan vefat etmesi üzerine kalan kısmını öğrencisi İbn Hacer iki cilt hâlinde temize çekip düzenledi.

Eserleri:

- Gayetü’l-maksad fî zevâ’idi Ahmed.

- Keşfü’l-estâr‘an zevâ’idi’l-Bezzâr.

- el-Maksadü’l-‘alî (a’lâ) fî zevâ’idi Ebî Ya’lâ el-Mevsılî.

- Mecma’u’l-bahreyn fî zevâ’idi’l-Mu’cemeyn.

- Mecma’u’z-zevâ’id ve menba’u’l-fevâ’id.

- Mevâridü’z-zam’ân ilâ zevâ’idi İbn Hibbân.

- Zevâ’idü İbn Mâce ‘ale’l-kütübi’l-hamse.

- Bugyetü’l-bâhis ‘an zevâ’idi Müsnedi’l-Hâris.

- el-Bedrü’l-münîr fî zevâ’idi’l-Mu’cemi’l-kebîr.

- Takrîbü’l-bugye fî tertîbi ehâdîsi’l-Hilye.

- Tertîbü Sikâti’l-’İclî.

- Tertîbü Sikâti İbn Hibbân.

Kaynak: Ekrem Uysal, Heysemî ve Hadis İlmindeki Yeri, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2010.