Kadir Billah

Kadir Billah

Yirmi beşinci Abbasi halifesi olan Ebü’l Abbas El Kadir Billah Ahmet b. İshak b. Cafer El Abbasi, 28 Eylül 947 Bağdat’ta doğdu. Babasının ölümünün ardından miras yüzünden çekişmeye girdiği kız kardeşi tarafından Halife Tai Lillah’ı devirmeye çalıştığı iddiasıyla ihbar edildi. Bunun üzerine yakalanmamak için 989 yılında Batiha’ya giderek Vali Mühezzibüddevle’ye sığındı. Batiha’da yaklaşık üç yıl kaldı. Ona halifelik yolunu Büveyhoğulları Hükümdarı Bahaüddevle açtı. Bağdat’ta askerin maaşını ödeme güçlüğü çekince malını müsadere etmek için Tai Lillah’ı görevinden azleden Bahaüddevle, 22 Kasım 991 tarihinde Kadir Billah’ı halife ilan etti. 40 yıl Büveyhoğulları’nın gölgesinde halifelik unvanını taşıyan Kadir Billah, Bahaüddevle ile yaptığı anlaşma çerçevesinden çıkmadı. Bahaüddevle, Kadir Billah’a biat şartlarına uyacağına söz verirken halife de ona karşı vefakâr ve samimi olacağına ant içti. Onun döneminde Abbasi iktidarı iyice güç kaybetti. Zaman zaman Bağdat’ta bile hâkimiyeti tartışmalı hâle geldi. Bağdat’ta Şiilerin oturduğu mahallelerde hutbe Fâtımî Halifesi Hâkim Biemrillah adına okundu. Merkezî otoritenin sarsıldığı bu dönemde ülkede asayiş son derece bozuldu. Kadir Billah halkın güvenliğini sağlamaya dönük elinde iktidar aracı olmadığı için varlığını sadece hutbelerde ismini okutarak gösterdi. 

Fâtımîler’in Nüfuzu Arttı 

Abbasi Devleti’nin, Şii akaidini benimseyen Büveyhoğulları’nın vesayetine girmesiyle birlikte Kadir Billah’ın halifeliği sembolik düzeye inerken, Kahire merkezli Fâtımî Devleti’nin de Abbasi topraklarındaki nüfuzu iyice arttı. Aynı şekilde Kadir Billah’ın halifeliğini tanımayan Horasan ve Maveraünnehir’de egemen olan Samanoğulları Devletinde hutbeler eski halife Tai Lillah adına okundu. Kadir Billah hilafete geldiği zaman Mekke’de hutbe Fâtımîler adına okunuyordu. Mekke şerifine çeşitli vaatlerde bulunmasına rağmen kendi adına hutbe okutmaya muvaffak olamadı. 996’da Mekke Şerifi Ebü’l Fütûh’tan hac yapmaları için Iraklılara izin vermesini ve kendisine biat etmesini istedi. Ebü’l Fütûh, onun bu talebine Iraklıların Abbasi halifesi adına hiçbir resmî alamet taşımamaları şartıyla izin verdi. Ancak Karmatîlerin yol güvenliğini bozmaları nedeniyle Iraklılar birçok yıl hacca gidemediler. Bağdat’ın siyasi vesayet altına girdiği Kadir Billah döneminde, Fâtımîler’in nüfuzu Suriye ve Irak topraklarına yayıldı. 1010 yılında Musul, Kufe ve Enbar’da hutbe Fâtımîler adına okundu. Kadir Billah, güçle tesis edemediği iktidarını Kadı Ebubekir El Bakıllani’yi Bahaüddevle’ye elçi göndererek rica ile tesis etti. Bahaüddevle’nin çabalarıyla Musul, Kufe ve Enbar’da hutbe yeniden Kadir Billah adına okunmaya başladı. 

Abbasiler’in Devlet Onurunu Yine Türkler Kurtardı 

Afganistan merkezli Gazneliler Devleti’ni kuran Sultan Gazneli Mahmut, Samanoğulları Devleti ile yaşadığı çekişmeden ötürü Kadir Billah’tan yana tavır aldı. Hutbeleri onun adına okutan Gazneli Mahmut, Bağdat’a gönderdiği elçi ile Kadir Billah’tan hilat, taç, bayrak ve saltanatını tasdik ettiğini belirten menşur denilen meşruiyet belgesi aldı. Mahmut, çıkmış olduğu seferleri ve fetih haberlerini sık sık Bağdat’a bildirerek halifeden ele geçirdiği ülkelerdeki hâkimiyetini tasdik eden menşur göndermesini istedi ve iktidarı süresince Kadir Billah’a tabi olduğunu açıkladı. Kadir Billah, Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın hükümdarlığı döneminde İslamiyeti topluca kabul eden ilk Türk Devleti olan Karahanlılar tarafından tanınan ve sikkeleri üzerine ismi yazılan ilk Abbasi halifesi oldu. 84 yaşına girdiğinde görevini yapamayacak derecede hastalanan Kadir Billah, oğlu Ebu Cafer Kaim Biemrillah Abdullah’ı veliaht ilan ettikten sonra 29 Kasım 1031 tarihinde vefat etti. Dârülhilafe’ye defnedilen cenazesi ertesi yıl âdet üzere 3 Kasım 1032’de düzenlenen büyük bir törenle Rusafe’ye nakledildi. 

Sünni Ekolü Sistemleştirmeye Çalıştı 

Abbasi Devleti’ni yönetilemez hâle getiren ve kamu otoritesini ortadan kaldıran Büveyhoğulları, başkadılık müessesesini Şiileştirmek istediler. Onların bu girişimine Kadir Billah onay vermedi. Bunun üzerine Şiilere nakip unvanı taşıyan dinî bir reis tayin edildi. Abbasi Devleti’ni eski günlerine döndürmek için halifelik kurumunu yeniden canlandırmak amacıyla Maverdî ve İbnü’l Ferrâ gibi âlimler hilafet kavramı üzerindeki çalışmalarını yoğunlaştırdılar. Maverdî’nin, ünlü eseri El Ahkâmü’s Sultâniyye’yi Kadir Billah’ın isteği üzerine kaleme aldığı rivayet edilmiştir. Kadir Billah, siyasi otoritenin Büveyhoğulları tarafından kullanılması nedeniyle, dinî otoritesini kullanarak Sünni akaidini yaygınlaştırmaya çaba gösterdi. Bir hükümdardan çok, din bilgini gibi hareket etmeye başladı. Sünniliği yaymak için kaleme alınan erRisâletü’l-Kadiriyye adlı eser ona nisbet edilmektedir. Eser cuma günleri Mehdi Camii’nde ilim halkalarında okunmuştur. Şerif El Razi tarafından kendi hakkında yazılan bir şiire kızarak 1012 yılında Bağdat’ta Sünni ve Şii âlimleri toplatıp Fâtımîler’in Hz. Fatıma’ya varan neseplerinin sahih olmadığına dair karar aldırdı ve kadılar huzurunda bu kararı tescil ettirdi. 1018 yılında mutezile fıkıh âlimlerinden tövbe etmelerini, eski görüşlerinden vazgeçmelerini istedi. Onlar da Sünniliğe muhalif bir şey söylemeyeceklerini belirterek bu hususu yazılı olarak beyan ettiler.

Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.