Razi Billah

Yirminci Abbasi halifesi olan Ebü’l Abbas Ahmet (Muhammed) El Razi Billah b. Cafer El Muktedir Billah, 20 Aralık 909 tarihinde Bağdat’ta doğdu. Babası Muktedir Billah, henüz 4 yaşında iken Mısır ve Fas’ın yönetimini ona bağladı. Ardından valilik hırkası giydirip yardımcısı Türk asıllı komutan Munis El Muzaffer ile birlikte Mısır’a gönderdi. Razi Billah, Mısır’da Munis El Muzaffer’in gözetiminde büyüdü. Halife Muktedir Billah 927 yılında Munis’i Bizans ile mücadeleye memur edince halife ile Munis’in arası açıldı. Ebü’l Abbas, babası ile Munis arasında devam eden anlaşmazlığın çözümü için Vezir İbn Mukle ile beraber gayret sarf ettiyse de bir sonuç alamadı. Muktedir 930’da Ebü’l Abbas’a tekrar hilat verip iktalarına Suriye’yi de ilave etti. Munis El Muzaffer ile Muktedir Billah’ın arasının açılmasına neden olan olay ise Munis El Muzaffer’in, 931 yılında Razi Billah’ı Bağdat’tan alıp Suriye’ye götürmesi oldu. Munis’in bu davranışı Razi Billah’ı halife ilan edeceği şeklinde dedikodulara yol açtı. Bunun haberini alan Muktedir Billah, oğlunu Bağdat’a getirttikten sonra, Munis El Muzaffer’i de Bizans sınırına savaşa göndermek istedi. Muktedir Billah’ın planını anlayan Munis El Muzaffer de askerleriyle önce Musul’a gitti, ardından Bağdat’a dönerek Muktedir Billah’ın kuvvetlerini yenerek halifeyi öldürdü. Munis El Muzaffer, Kahir Billah’tan önce kendi elinde büyüdüğü için Razi Billah’ı halife yapmak istedi. Ancak Ebu Yakub İshak b. İsmail en-Nevbahtî buna itiraz ederek annesinin ve yakınlarının etkisinde kalmadan ülkeyi yönetebilecek birinin halife yapılması gerektiğini söyledi. Nihayet Kahir Billah halife ilan edildi. Kahir Billah’ın halifeliği döneminde Razi Billah’ın annesinin ve diğer yakınlarının malları müsadere edildi, ayrıca kendisi ile birlikte yakınları da hapse atıldı. 

Bahtının Yardımıyla Halife Oldu 

Kahir Billah’ın makamından indirilmesi Ebü’l Abbas Ahmed’in talihini değiştirdi. 24 Nisan 934 tarihinde Razi Billah lakabıyla halife ilan edildi. Razi Billah, kendisine halifelik yolunu açan İbn-i Mukle’yi vezir tayin etti. Bu sırada devrin güçlü komutanlarından Muhammed b. Yakut, Bağdat’a gelip saray içi darbe yaptı. Halifenin muhafızlığını ve ordu komutanlığını üstlendi. Vezir İbn-i Mukle’nin bütün yetkilerini elinden alarak yönetime tamamen hâkim oldu. Divan görevlilerinden kendisinin yazılı onayı olmadan hiçbir tayin ve azlin yapılmamasını istedi. Razi Billah, Muhammed b. Yakut’u dayısı Harun b. Garib ile savaşmak üzere görevlendirerek saraydan uzaklaştırmak istedi. Muhammed b. Yakut verilen görevi yerine getirse de tekrar saraya döndü. Ancak bu esnada Vezir İbn-i Mukle, yaptığı kulislerle bir komplo hazırladı. Hazırladığı plan doğrultusunda sarayda düzenlenen bir toplantı esnasında Başkomutan Muhammed b. Yakut ve kardeşi tutuklanıp hapse atıldı. 935 yılındaki bu tutuklamadan sonra Abbasi sarayında İbn-i Mukle tek söz sahibi oldu. 

Hanbeliler, Günahkâr Avına Çıktılar 

Abbasi sarayı iktidar kavgalarıyla çalkalanırken Hanbeli mezhebine mensup Bağdatlı Sünniler de önceki halife Kahir Billah’ın emri doğrultusunda Bağdat’ta din polisi rolüne soyundular. Komutanların ve halkın evlerine girip içki ve eğlence aletleri aramaya başladılar. Buldukları eğlence aletlerini kırdılar. İslam’ın Mekke ve Medine döneminde olmayan yasakları getirip toplumu kadınlar ve erkekler diye ayırdılar. Erkeklerin kadınlarla birlikte sokakta yürümesine tepki gösterdiler. Ayrıca bir diğer Sünni fıkıh ekolü olan Şafii mezhebi mensuplarını da dövdüler. Ahmet b. Hanbel tarafından oluşturulan fıkıh ekolünü benimsemelerinden dolayı Hanbeli denilen bu insanlar, yaptıkları eylemlerle Bağdat’ta şiddetin dozunu artırdılar. Bunun üzerine Halife Razi Billah bir ilan yayımlayarak Hanbelilerin davranışlarını onaylamadığını bildirdi. Aynı günlerde Bahreyn merkezli Karmatîler de hac yolunu keserek hacca gidişleri engellediler. Aynı şekilde Mardin merkezli Hamdanilerden Nasırüddevle de halifeye mektup yazarak Musul’un kendisine bağışlanmasını istedi, halife de bu teklifi kabul etti. Öte yandan Razi Billah, 936 yılında huceriyye ve saciyye adlı askerî grupları dağıtıp İbn-i Mukle’yi vezirlikten azletti. Yerine de daha önce görev veremediği Ali b. İsa İbnü’l-Cerrah’ı getirmek zorunda kaldı. Böylece Razi Billah, kendisini vezirlik koltuğuna oturtan İbn-i Mukle ile oğlunu hapse attırıp mallarını hazine namına kaydettirdi. Diğer yandan Ali b. İsa vezirlikte uzun süre kalmadı, yerine kardeşini vezir tavsiye etti. Daha sonra da geniş yetkilerle ordu komutanlığına getirdiği Vasıt Valisi İbn-i Raik’in tavsiyesi ile Mısır ve Suriye’nin haraç işlerinden sorumlu olan Fazl b. Cafer İbnü’l-Furât’ı vezir yaptı. 

Komutanların Rekabeti Çatışmaya Neden Oldu 

İbn-i Raik’in başkomutan olması Vasıt’ta bulunan Türk asıllı komutanlardan Beckem’i endişelendirdi. Beckem, İbn-i Raik’in bütün Irak’a hâkim olmasından korktu. Bunun üzerine aralarında açık bir rekabet başladı. Komutan Beckem, hapiste bulunan İbn-i Mukle’nin desteği ile önce kendini başkomutan ilan ettirmek istedi. Buna öfkelenen İbn Raik halifenin rızasıyla 938 yılında İbn-i Mukle’nin sağ elini kestirdi. Ancak halife daha sonra bu kararından pişman olup İbn-i Mukle’yi doktoru Sabit b. Sinan’a tedavi ettirdi, fakat daha sonra etrafındakilerin telkiniyle dilini de kestirdi. Komutan Beckem, 938 yılının Eylül ayında ordusuyla Bağdat’a girdi ve İbn-i Raik’i yenerek kendisini başkomutan ilan ettirdi. 

Hamdanileri Yenerek Musul’u Aldı 

Zayıf anında Musul’un egemenliğini Hamdanilere bırakmayı kabul eden Razi Billah, 938 yılının Kasım ayında başkomutanı Beckem ile birlikte Musul üzerine yürüdü ve şehre hâkim oldu. Bu sırada İbn-i Raik de Bağdat’ta darbe yaptı ve şehri ele geçirdi. Yaptığı pazarlık ile Bizans sınırına yakın bölgeler olan, Urfa’yı da içine alan Diyar-ı Mudar, Tarikulfurât, Kınnesrîn ve Avasım valilikleri kendisine verilerek 939 yılında Bağdat’tan uzaklaştırıldı. Razi Billah, 18 Aralık 940 tarihinde vefat etti ve düzenlenen törenin ardından Rusafe’de görkemli bir türbeye defnedildi. 

Divan Sahibi Son Şair Halife İdi 

Razi Billah’ın Abbasi Devleti halifeliği görevini yürüttüğü yıllarda, III. Abdurrahman da Fâtımî yayılmacılığına karşı 929 yılında Endülüs Emevi Devleti’nde halifeliğini ilan etti. Böylece aynı dönemde Abbasiler’de, Fâtımîler’de ve Endülüs Emevi Devleti’nde üç ayrı halife hüküm sürmeye, camilerde üçünün de adına ayrı ayrı hutbe okunmaya başladı. Zengin bir kütüphaneye sahip olan Razi Billah, divan sahibi son şair Abbasi halifesi olarak tarih kayıtlarındaki yerini aldı.

Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.