İbn Suud
Abdülaziz İbn Abdül Rahman İbn Faysal İbn Türki İbn Abdullah İbn Muhammed El Suud, 15 Ocak 1875te, Suudi Arabistanın başkenti Riyadda, son yüz otuz yıldır Arap dünyasının gücünü elinde bulunduran Suud Hanedanına ait Faysal sülalesinde doğdu. Arap dünyası tarafından Abdülaziz, Batı dünyası tarafından da İbn Suud olarak bilinmektedir. Babası, Necid Emirliğinin son hükümdarı Abdul Rahman bin Faysaldır.1880de, Suud Hanedanının rakipleri Reşidîler Riyadı fethetti. İbn Suud o zaman on beş yaşındaydı. Ailesi, Arabistanın güneyinde bulunan El Murrah kabilesine sığındı. Sonra tüm Suud Hanedanı üyeleri sırasıyla Katara, Bahreyne ve sonra da Kuveyte gitti ve yaklaşık elli yol boyunca Kuveytte kaldı.
İbn Suud, 1901de, birkaç akrabasıyla beraber Necide baskın yapmaya çalıştı. Baskın ilgi toplayınca, baskıncıların sayısı iki yüze çıktı. Grup, Yabrin vahasında kamp kurdu. Ramazan Bayramı kutlamalarında İbn Suud Riyada saldırı kararı aldı. 15 Ocak 1902de kırk adam şehrin surlarını aşarak Riyada girdi ve Reşidî Valisi Ajlan sabah namazı vaktinden sonra kafası kesilerek öldürüldü.
İbn Suud başa geçince ordu toplamaya başladı. İki yıl boyunca verilen mücadele sonunda Reşidîlerin yarısı Necid bölgesinden çıkarıldı. 1904te Reşidî Emîri Abdülaziz, Osmanlı Devletinden askerî yardım ve koruma talebinde bulundu. Osmanlı Arabistana bir bölük gönderdi. İbn Suudun ordusu 15 Ocak 1904te Osmanlı ve Reşidîlerin birleşik ordusu karşısında yenildi ve Osmanlılara karşı gerilla savaşı vermek üzere yeniden örgütlenmeye başladı. Osmanlı ordusu, bu gerilla hareketiyle, iki yıl içerisinde aksatıldı ve geri çekilmeye zorlandı. 1906daki Ravdet Muhanna Savaşı neticesinde Reşidî Emîri Abdülaziz öldürüldü ve Osmanlı ordusunun Neciddeki varlığına son verildi.
İbn Suud Necid bölgesindeki fethini 1912de tamamladı. Selefi ulemanın onayını aldıktan sonra, bir sonraki fetihlerinde kendine yardım etmesi için İhvan adlı din temelli bir askerî örgüt kurdu.
İngiliz Hükûmeti I. Dünya Savaşı boyunca İbn Suudla diplomatik görüşmelerde bulundu. İngiliz Hükûmetinin amacı, diğer Arap ülkeleriyle benzer ilişkiler kurarak bölgeyi birleştirip dengede tutmaktı. Hükûmet İbn Suudla 1915te Darin Antlaşmasını imzaladı. Amaç, Suud Hanedanını sömürge yapmak ve inşa edilecek olan Suud Devletinin sınırlarını belirlemekti. Böylelikle İbn Suud, İngiltereden hem silah hem de aylık 5.000 pound harçlık almaya başladı. Bu takviyelerle Reşidîlere savaş açtı ve tüm Reşidîler 1922de yenildi.
Reşidîlerin yenilmesiyle İbn Suudun toprakları iki katına çıktı. 1925te İbn Suud kuvvetleri Mekkeyi Şerif Hüseyinden devraldı ve yedi yüz yıllık Haşimî iktidarına son verdi. 10 Ocak 1926da Hicaz kralı oldu. İngilizler İbn Suudla 27 Mayıs 1927de Cidde Antlaşmasını imzaladı ve Hizacla Necid bölgelerinin bağımsızlığı tanındı. Fakat İhvan örgütü Arabistan Yarımadasının diğer bölgelerine de işgal başlatınca, İbn Suud, İhvanın ilerlemesini yasakladı ve örgüt ile İbn Suud arasında çatışma çıktı. İhvanlar isyan etti. Mart 1929da Sabilla Muharebesi yaşandı ve İbn Suud, İhvanları bastırdı. İbn Suud, yönetmekte olduğu Hicaz ve Necip bölgelerini 23 Eylül 1932de birleştirerek Suudi Arabistan Krallığını kurdu. Kendini de kral ilan etti.
Standart Oil Company için çalışan Amerikalı yer bilimciler, Suud görevlilerle beraber 1938de Arabistanda petrol keşfetti. Bu durum İbn Suuda Hicazı ve kendi konumunu zenginleştirecek bir avantaj sağladı. Vahabi düşüncesi ülkede yayılmaya başlandı.
İbn Suud II. Dünya Savaşına katılmadı ve tarafsız kaldı. Fakat 1938de Irak Krallığındaki İngiliz boru hattının saldırıya uğraması ve bu saldırının Alman Büyükelçisi Fritz Grobbayla alakalı olduğunun anlaşılması sonrasında İbn Suud, Grobbayı ülkesine göçmen olarak aldı. Bunun nedeni, İbn Suudun İngilizlere karşı 1937de beri duyduğu hoşnutsuzluktu. 1948de Arap-İsrail Savaşına katıldı. Fakat bu katılım sembolik düzeyde kaldı.
Arabistandaki birçok kraliyet ailesi, bahçeler, pahalı arabalar ve saraylar gibi lüks tüketim harcamalarında bulunurken, İbn Suud Basra Körfezinden Riyada kadar uzanan bir kraliyet demiryolu projesini hayata koydu. Bu mesafeyi daha sonra Ciddeye kadar uzattı. Bu proje her ne kadar ciddiye alınmadıysa da Suudi Arabistanın millî petrol şirketi olan ARAMCO firması, bu demir yolunu hattını yetmiş milyon dolara inşa ettirdi. İnşaat 1951de tamamlandı. İbn Suudun ölümünden sonra ticari olarak da kullanılmaya başlanan bu demir yolu hattı, Riyadın modern bir şehir olmasına yardım etti. Fakat 1962de kara yolunun yapılmasıyla, bu demir yolu hattı önemini kaybetti.
İbn Suud 9 Kasım 1953de, uykusunda geçirdiği kalp krizi neticesinde öldü.